İŞ YAŞAMINDA DUYGUSAL ZEKA
En basit tanımıyla duygusal zeka , duyguların akıllıca kullanımıdır . Duygusal zeka birlikte çalıştığınız bir kişi ile aranızdaki sürtüşmeleri gidermekte çok yardımcı olabilir , zor bir müşteri ile anlaşma yapmanızı sağlayabilir , patronunuzu eleştirmenizi sağlar , verilen bir görevi , başarıyla tamamlamanızı sağlar .
- DUYGUSAL ZEKANIN YAPITAŞLARI
Duygusal zekanız , dört temel unsurdan oluşur . Bu dört temel yapıtaşı , psikolojinin öncüleri sayılan New Hampshire Üniversitesinden John Mayer ve Yale Üniversitesinden Peter Salovey tarafından tanımlanmıştır . Bu iki bilim adamı , 1990 yılında duygusal zeka teriminin de isim babasıdır .
1. Duygunun tam ve doğru olarak kavranabilme , yorum ve tanımlama yeteneği
2. Kendinizi yada başka bir kişiyi anlamaya yardımcı olacaksa , gerek duyulduğu ve istendiği zaman duygulara ulaşabilme yada onları üretebilme yeteneği .
3. Duyguları ve onlardan gelen bilgiyi anlama yeteneği .
4. Duygusal ve entelektüel gelişmeye itici güç olacak duyguları düzenleme yeteneği .
· DUYGUSAL ZEKANIZI YÜKSELTMEK
Duygularınız size kendiniz , diğer kişiler ve durumlar hakkında çok değerli bilgiler verebilir. Duygularınızın size verebileceği bilgileri biraz olsun yoklarsanız , davranışlarınızı değiştirebilir ve çevrenizdeki durumları olumlu yönde etkileyecek biçimde düşünebilirsiniz. Örneğin sinirli bir bağırışmanın ardından , iş yükünüzü azaltmak için gereken adımları atmanız gerektiğini anlayabilirsiniz .
Size İyi Bir Haber : Duygusal zeka yükseltilebilir , geliştirilebilir , arttırılabilir , doğuştan var yada yok olan bir özellik değildir . Duygusal zekanızı , yetenekleriniz ve becerilerinizi öğrenerek ve bu alanlarda alıştırmalar yaparak geliştirebilirsiniz . Benlik bilinci , duygu yönetimi , kendi kendini motive etme yetenekleri de bunların arasındadır .
· BENLİK BİLİNCİNİ GELİŞTİRMEK
Duygularınızın ve davranışlarınız bilincine varabilirseniz ; üstelik de başkalarının sizin hakkınızdaki yargılamalarını fark edebilirseniz hareketlerinizi kendi yararınıza olacak biçimde yönlendirebilirsiniz . Sizi , asla karşılanamayacak istekleri ile çileden çıkartan bir müşterinizi elden kaçırmanın sizin için kötü sonuçlar doğuracağını göz önüne getirebilirseniz , onu yatıştırmak ve ikna etmek için elinizden geleni yapmanız daha da kolaylaşır .
· DÜŞÜK BENLİK BİLİNCİ DAVRANIŞLARINIZI NASIL KISITLAR
Müşterinize sinirlendiğinizin farkına varmazsanız , ve bu yüzden de onu yönlendiremezseniz , ona bağırıp çağırabilir sonuçta da , ilişkilerinizi de kopma noktasına getirmiş olabilirsiniz . Şefinizin neden endişelendiğini anlamazsanız , onu sakinleştirecek açıklamaları yapamaz ve onu yeteneklerinize inandıramazsınız . iş arkadaşlarınızın sizi yetersiz bulduklarını algılayamazsanız , katılacağınız toplantıya yeteri kadar hazırlanamazsınız ve böylece de onlara şüphelerinde haklı olduklarına daha çok inanmaları için fırsat vermiş olursunuz .
Benlik bilincinin eksikliği , doğru kararlar almanızı sağlayacak yeterli bilgi toplamayı da engeller .
· BENLİK BİLİNCİNİ NASIL YÜKSELTİRSİNİZ
Benlik bilincini yükseltebilmek için gerekli olanlar , ciddi bir düşünce tarzı ve iş yaşamınızda kişi ve olaylara gösterdiğiniz tepkileri tarafsızca inceleyebilme cesaretidir .
Özelliklede
1. Değerlendirmelerinizi nasıl yaptığınızı incelemeniz .
2. Düşüncelerinizi dengeleyebilmeniz .
3. Duygularınızın bilincine varmanız .
4. Amaçlarınızın ne olduğunu anlamanız .
5. Davranışlarınıza dikkat etmeniz gerekecektir .
· DEĞERLENDİRMELERİNİZİ GÖZDEN GEÇİRİN
Değerlendirmeler , kendiniz , başka insanlar ve olaylar hakkındaki değişik izlenimleriniz , beklentilerinizden oluşur . Bunlar kişiliğinizi oluşturan çeşitli etkenlerden etkilenirler .
Değerlendirmelerinizin bilincine varırsanız , düşüncelerinizin duygularınızı , davranışlarınızı ve tepkilerinizi nasıl etkilediğini öğrenir ve böylece de onlara uyumlu olarak değiştirebilirsiniz .
Örneğin bir tanıtım sırasında , duruma hakim olamadığınız izlenimini edinirsiniz . İşi başaramayacağınız beklentisine kapılırsınız . Bu olumsuz değerlendirme sonucu , gerçektende korktuğunuz başınıza gelir , çünkü bu tanıtımda korkunuz yüzünden sinirli davranırsınız , söyleyeceklerinizi unutursunuz , sonuçta da işi kaybedersiniz . Ama eğer değerlendirmelerinizin olumsuz yöne kaydığını önceden hissederseniz , iç diyaloglarınıza olumlu bir yön vermeyi deneyebilirsiniz . Bu size kendinize güvenmenizi sağlar . Rahatlarsınız , etkili ve olumlu bir tanıtım yaparsınız .
· DEĞERLENDİRMELERİNİZİ NASIL YAPTIĞINIZIN BİLİNCİNE VARMAK İÇİN BİRKAÇ ÖNERİ
1. ‘’ Benim düşünceme ’’ göre kavramını kullanın .
2. Düzenli olarak iç diyaloglar yapın .
3. Zorluklarla karşılaşınca önce sakinleşmeyi deneyin .
4. Başkalarının görüşlerini alın .
· DOĞRU DEĞERLENDİRMELER YAPABİLMEK İÇİN BAZI ÖNERİLER
1. Tepkileri , davranışların değil , değerlendirmelerin doğurduğunu unutmayın .
2. Değerlendirmelerinizin yalnızca size ait olduğunu kabul edin .
3. Değerlendirmelerin değişebileceğini kabul edin .
4. Duyularınız doğru değerlendirin .
5. Duygularınızın verdiği bilgilerle değerlendirmeler arasında ayırım yapın .
· DUYGULARINIZDAN YARARLANIN
Hisleriniz , yaptığınız yorumlara ve beklentilerinize gösterdiğiniz anlık duygusal tepkilerdir. Duygusal veriler gibi , onlarda yaptıklarınızı neden yaptığınız konusunda önemli bilgiler verirler . Bazı durumlarda sizi rahatlatır , tepkilerinizi anlamanıza yardımcı olurlar .
Bu yüzdende duygularınızı doğru değerlendirmek çok önemlidir . Diyelim ki , iş yerinizde zor bir gün geçirdiniz . Zaten işiniz başınızdan aşkınken , şefiniz üzerinize bir iş daha yıktı, ertesi gün vermeniz gereken rapor için gereken bilgiler elinize ulaşmadı .
Sonunda eve geldiğinizde , kızınız , evden fırlıyor , sıçrayıp zıplayarak size koşuyor ve yaptığı resmi size göstermeye çalışıyor . Sizde ona bağırıyorsunuz ve hemen odasına gitmesini söylüyorsunuz . İlk bakışta siz kızınıza sinirlenmişsinizdir .
Ama şöyle bir durup ta kendi kendinize olup bitenin gerçek nedenini sorarsanız , aslında şefinize sinirlendiğinizi ve üzerinize binen iş yükünden endişelendiğinizi far edebilirsiniz . Kızınız her günkünden başka bir şey yapmamıştır , sizde normal olarak onu kucaklayacak , oturup yaptığı resme bakacaktınız . Oysa eve gelirken duygularınızı yoklayıp , sinirli ve endişeli olduğunuzun farkına varsaydınız , kızınıza yaptığınız yersiz çıkışı belki de engelleyebilirdiniz .
· DUYGULARINIZDAN YARARLANABİLMENİZ İÇİN ÖNERİLER
1. Size bilgi veren fiziksel belirtileri dikkate alın .
2. Size bilgi veren davranış belirtilerini dikkate alın .
3. Alıştırma : Bir duygu günlüğü tutun .
4. Alıştırma : Üzücü bir durumu yeniden beyninizde canlandırın .
5. Gerçek amaçlarınızı belirleyin .
· GERÇEK AMAÇLARINIZINIZI BELİRLEYEBİLMEK İÇİN BAZI ÖNERİLER
1. Davranışlarınıza inanın .
2. Duygularınıza güvenin .
3. Kendinize karşı dürüst olun .
4. Eylemlerinizi dikkate alın .
· EYLEMLERİNİZİN BİLİNCİNE VARABİLMENİZ İÇİN BAZI ÖNERİLER
1. Eylemlerinizi izleyin .
2. Eylemlerinizin etkilerini gözleyin .
3. Başkalarının eylemlerinize farklı tepkiler gösterebileceğini kabullenin .
· DUYGULARINIZI YÖNETMEK
Duygularınız yönetmek , onları bastırmaktan çok farklıdır . Onları anlamak ve bu anlayıştan yararlanarak durumları kendi lehinize çevirmek demektir . Şimdi , böyle bir durumu duygusal zeka ile nasıl çözümleyebileceğimizi görelim . Önce , kızgınlığınızın bilincine varırsınız . Sonra düşüncelerinizi düzene sokarsınız . Belki de ilk düşünceniz :
‘’ Domuz Herif , Onu Öldürebilirim ! ‘’ olmamalıdır . Ardından da kendinizi yapıcı bir iç diyaloğa yönlendirirsiniz : ‘’ Mantıksız davranıyor . Ben onun seviyesine inmeyeceğim . Kızgınlığımı belli etmeyeceğim . Önerimin iyi olduğunu biliyorum . Sonrada hızlı nefes alma , kalp çarpıntısı gibi bütün fizyolojik değişiklikleri dengeleyebilirsiniz ve rahatlama tekniklerini uygulayabilirsiniz .
· DUYGUSAL SİSTEMİNİZİN UNSURLARI , BİRBİRLERİYLE BÜTÜNLEŞMELİDİRLER
Sizin duygusal sisteminizde birbirlerini etkileyen ve birbirleri ile uyum içinde olması gereken değişik unsurlardan oluşur .
Duyguları ele alacak olursak bu unsurlar :
1. Düşünceleriniz ve bilinçli değerlendirmeler .
2. Fizyolojik değişimler ya da tepkisel eylemleriniz .
3. Davranışlarınız ve eylem eğilimlerinizdirler .
Önemli olan , duyguların bu üç unsurun dışarıdan bir olayın etkisi altında , birbirleri ile olan etkileşiminden ortaya çıktığını anlamaktır . Bunları dikkate alırsak , duygularımızı yönetmekte başarılı olabiliriz .
Aslında , duygusal sistemimizde bir başka unsur daha vardır : diğer etkenlerden etkileşim . Bunları , yetişme biçiminiz , inançlarınız , geçmiş deneyimleriniz , kısacası kişiliğinizi oluşturan herşeyi kapsar . Bu , işe gelmeden önce eşinizle ettiğiniz kavga yüzünden hissettiğiniz depresyon olabilir . Çocukken babanızın sizi sürekli azarlamaları yüzünden erkek şeflere karşı duyduğunuz nefret olabilir . Bütün bunlar , karşılıklı etkileşimle duygusal tepkilerinizi değişen derecelerde etkilerler .
· DÜŞÜNECELERİNİZİ DİKKATE ALIN
Birden bire oluşan düşünceleri , ( Onu öldürebilirim ; Çok bencil biri ) ‘’ otomatik düşünceler ‘’ olarak adlandırırız . Otomatik düşüncelerin bazı ortak özellikleri vardır .
1. Mantık dışı olma eğilimi gösterirler .
2. Genellikle onlara inanırız .
3. Çoğunlukla çok kısadırlar .
4. Başka otomatik düşüncelere çanak tutarlar .
5. Otomatik düşünceler düşünce çarpıklıklarına yol açar.
· ÇARPITILMIŞ DÜŞÜNCELERDEN KAÇINMANIN YOLLARNI
1. Genelleştirmede aşırıya kaçmayın .
2. Yıkıcı nitelendirmelerden kaçının .
3. Düşünce okumaya çalışmayın .
4. Başkalarının eylemlerine kural koymayın .
5. Bir olayın sonuçlarını fazla abartmayın .
6. Yapıcı iç diyaloglar geliştirin .
7. Heyecanınızı denetleyin .
8. Davranış kalıplarınızı denetim altında tutun .
· İYİ BİR SORUN ÇÖZÜCÜ OLUN
İyi bir yönetici olmanın temeli , etkili sorun çözme yeteneğidir . Çalışanların aralarında işbirliğini sağlamak , onlardan yüksek verim almak , yeniliklere uyum göstermelerini sağlamak bunların arasındadır . İşte bu aşamada , duygularınızı mı yoksa , çalışanlarınızı mı yönettiğiniz önem kazanır .
Genellikle , gerginlik yaratan duygular sorunlu durumlarda ortaya çıkarlar : avukattan gelmiş bulamadığınız mektup , başka bir bölüme kaydırılma tehlikesi , dosyaları geri getirmeyen meslektaşınız gibi . Duygularınızı başarılı biçimde yönetebilmek için , iyi sorun çözme yetenekleri geliştirmeniz , sorunları çözmek için en etkili yöntemleri belirleyebilmeniz gerekecektir .
1. Sorunlu durumları teşhis etmek .
2. Durumlara bakış açılarınızı genişletin .
3. Alternatif çözümler üretin .
4. Değişik seçenekleri araştırın .
5. En iyi stratejileri belirleyin .
6. Sonuçları karşılaştırın .
· DUYGULARINIZI YÖNETEBİLMEK İÇİN YENİ TEKNİKLER
1. Mizahtan yararlanın .
2. Mola verin .
· ÖFKENİZİ DENETLEYEBİLMEK İÇİN BAZI ÖNERİLER
1. Öfkenizle iletişim kurun . Öfkelendiğiniz kişiye bunu belirtin . ‘’ yavaş yavaş sinirlenmeye başlıyorum . ‘’ diyebilirsiniz .
2. Sıkıntılı durumdan bir an için uzaklaşma isteğinizi gizlemeyin . ‘’ Sana şimdi cevap vermektense , bırakta düşüncelerimi toparlayayım , bir saat sonra yeniden buluşup bu konuyu görüşelim. ‘’ diyebilirsiniz .
3. Oturduğunuz yerden hemen kalkın . Derin nefes alın ya da kendinize ayırdığınız zamanda kendinize güveninizi arttıracak alıştırmaları yapın .
4. Bu moladan gevşemek ve sakinleşmek için faydalanın .
· KENDİ KENDİNİZİ MOTİVE ETMEK
Motivasyon , Bir İşe Başlamanın ve Sonuna Kadar Götürebilmenin Anahtarıdır
Teknik olarak motivasyon , enerjiyi belli bir amaç uğruna belli bir yönde harcamaktır. Duygusal zeka bağlamında ise , duygusal sisteminizi aracı olarak kullanarak bir işi başlatmak ve bitirmektir . Diyelim ki bir rapor yazmanız isteniyor ve siz bunu yapmakta çok zorlanıyorsunuz . Annenize telefon edip sohbet ediyor , altıncı bardak çayınızı içiyor , daha sabah temizlikçiler tarafından tozu alınmış bilgisayarınızın yeniden tozunu alıyorsunuz .
Duygusal zekası yüksek biri olarak , bu görüntüde motivasyon eksikliğini açıkça kabullenebilirsiniz . Böylece de kendi kendinize yapıcı bir iç diyalog kurabilirsiniz : Bundan öncede sayısız raporlar yazdım . Bunu da istesem gözlerim kapalı yazabilirim . Yapmam gerekeni yapabilirim . Böylece kendi kendinizi motive ettikten sonra , bu raporu yazmak için küçük adımları atarak işe başlarsınız , örneğin , gerekli bilgi ve belgeleri bir araya toplarısınız ; eğer motivasyonunuz bundan fazlasına yeterli olmuyorsa , görünürde fikir almak için , aslında ise sizi desteklemesi için bir iş arkadaşınızla konuyu tartışırsınız .
Giderek kendinize güveninizin ve coşkunuzun arttığını hissedersiniz . Artık masanıza oturabilecek ve pırıl pırıl tozu alınmış bilgisayarınızda yazmaya başlayabileceksinizdir . Her nasılsa raporunuz parmaklarınızdan akar gider .
Kendine güven , verilen görevi yapabileceğinize inanmanızı sağlar ; iyimserlik sonucu iyi olacağı ümidini verir ; kararlılık bütün gücünüzü o konuya yoğunlaştırmamızı sağlar ; coşku yaptığımız işi zevkli hale getirir ; zorlukları yenme gücüde gerekirse her şeye baştan başlayabilmemize destek verir .
· MOTİVASYONUN KAYNAKLARI
1. Kendiniz ( düşünceleriniz , heyecanınız , davranışlarınız ; bütün bunlar artık size yabancı değildir )
2. Destekleyici arkadaşlarınız , aileniz , meslekdaşlarınız ( ben buna a takımı diyorum )
3. Bir duygusal danışman ( gerçek yada hayali biri olabilir )
4. Çevreniz ( iş yerinizdeki hava , ışıklandırma , sesler ve size gelen mesajlar )
· KENDİNİZ
Motivasyonun dört kaynağından en güçlüsü kendinizsinizdir . Çünkü herşey sizde başlar . Bir meslekdaşınız , duygusal danışmanınız yada size ilham verecek bir kahraman yada çevreniz motivasyonunuzu arttırabilir , ama sonunda bütün bu kaynaklardan yararlanmanızı ancak kendi düşünceleriniz , heyecanınız , kendi davranışlarınız sağlayacaktır . Şimdi bu unsurları yeniden gözden geçirelim ve sizi motive etmekte nasıl yararlı olabileceklerini görelim .
1. Olumlu düşünün .
2. Motive edici sözleri kullanın .
3. Zihin oyunları oynayın .
4. Düşüncelerinizi zaman kilidi ve odak kilidi ile odaklayın .
5. Zihinsel canlandırmalar yapın .
6. Yapıcı özeleştiriden yararlanın .
7. Kendinize anlamlı hedefler seçin .
· ENERJİ ÜRETMEK İÇİN HEYECANINIZI KULLANIN
Motivasyon , bizi uyaran harekete geçiren fizyolojik heyecanın artmasıyla tanımlanabilir . Motivasyon hayvanlar ve insanlara özgüdür ve fiziksel heyecanın yükselmesi ile ortaya çıkar . Oturduğunuz yerde ve çok kolayca yaptığınız fatura düzenleme gibi işler bile bir enerji harcamasını gerektirir . Hareket edin . Öğle tatili sırasında aerobik yapmış , koşmuş yada arkadaşlarınızla biraz voleybol oynamışsanız öğleden sonra kendinizi çok daha enerji dolu , canlanmış hissetmişsinizdir .
Bunun fizyolojik bir açıklaması vardır . Bedeninizi çalıştırdığınız zaman daha çok kan pompalanır ve organlarınız , kaslarınız daha çok beslenir . Nefes alışınız yükselir ve dolayısıyla da hücrelerinize daha çok oksijen gider . İşinize döndüğünüz zamanda , bedeniniz ve beyniniz daha canlanmış durumda olur . Böylece de oksijen eksikliği yüzünden uyuklamaktan kurtulmuş olursunuz ve beyninizde daha iyi çalışır . Motivasyonunuzun eksikliğini , enerjinizin azaldığını hissettiğiniz zamanlar , ayağa kalkın ve hareket edin .
· YAPICI EYLEM VE DAVRANIŞLARDAN YARARLANIN
Kendinizi bir işe başlamak ve bitirmek için tam formunda hissediyorsunuzdur , işi bitirmek için ne gerekiyorsa yapabilecek enerji ile dolusunuzdur ama yinede birşeylerin eksikliğini hissedersiniz . Motivasyonunuz yetersizdir . Aslında , size itici gücü verecek olan bazı eylem ve davranışların eksikliğini hissediyorsunuzdur . Bu bölümde , yapıcı eylem ve davranışlardan yararlanmanın iki yolunu anlatacağız .
Bir görevi küçük parçalara bölün . Bazı işler gözünüze , sizi aşıyormuş gibi görünür . Yapılacak çok şey , bunları yapacak çok az zaman vardır . Üstelikte gereken kaynaklar henüz elinizde değildir . Bir işin sizi aştığı hissine kapıldığınız anda , olabilecek bütün olumsuz duygular – endişe , hayal kırıklığı , korku – başınıza üşüşürler ve siz farkına bile varmadan motivasyonunuz yok olur . Sizde işi bitirmek için hiçbirşey yapmadan otura kalırsınız . Motivasyonunuzun sizi yarı yolda bıraktığı bazı görevleri küçük parçalara
bölün , sonrada her birini sırayla yapmaya başlayın . İşte size bu konuda bazı öneriler .
Davranışlarınızı gözleyin . İkinci bölümde de öğrendiğimiz gibi , davranış kalıpları , bizim sık sık yinelediğimiz eylemler yada yine sık sık ortaya çıkan eğilimlerimizdi . Bunlar gözlerseniz ve değerlendirirsiniz , motivasyonunuzu nasıl etkilediklerini görür ve hangilerini bırakıp , hangilerine devam etmeniz gerektiğini anlayabilirsiniz .
Bazen istekleriniz ne kadar güçlü , amaçlarınız ne kadar iyi olursa olsun , gerek duyduğunuz motivasyonu bulamazsınız . Bu durumda , onu başka kaynaklardan elde etmeniz gerekebilir . Bu kaynakların birincisi , yaşamınızdaki diğer insanlardır .
· DESTEK VEREN ARKADAŞLAR , AİLENİZ VE MESLEKDAŞLARINIZ
Bir yenilgiye uğradığınızda dışarıdan yardım gerekir . Zor bir durumu tek başına , hiçkimsenin yardımı olmadan göğüslemek zorunda kalmaktan daha yıkıcı bir şey yoktur .
Karşılıklı birbirinize destek ilişkileri geliştirmek için , kimden ne isteyebileceğinizi belirlemelisiniz , yoksa zor durumda kime başvuracağınızı bilemezsiniz . Ama aynı zamanda onlar sıkıntıya düştükleri zaman onlara karşılık verip veremeyeceğinizi de bilmelisiniz . Yoksa bu ilişki dengesiz olur ve uzun süre devam edemez . Bazen de size somut öneriler getirecek birinden destek ararsınız . Bu kişinin aynı işte olup sıkıntınızın nedenini anlayabilen bir meslekdaşınız olabilir . Ona üzerinde günlerdir çalıştığınız ve reddedilen projenizi gösterebilirsiniz . Bu meslekdaşınız , size raporunuzu nasıl düzeltebileceğiniz konusunda bazı fikirler verebilir .
· MOTİVASYON DANIŞMANLARI
İş yaşamınızda birlikte olmak isteyeceğiniz , size ilham verebileceğini düşündüğünüz bir kişiyi , motivasyon rehberiniz olarak seçin . Bu kişi size motivasyon konusunda örnek olacaktır . O , sizin ‘’ Sen benim yerimde olsaydın ne yapardın ? Kendini nasıl
hissederdin ? ‘’ diye soracağınız kişidir . Böylece kendinize güveniniz , hevesiniz , kararlılığınız , iyimserliğiniz artar , kendinizi de daha çabuk toparlayabilirsiniz .
· ÇEVRENİZ
Çalışma ortamımızın bizi motive etmesi için yapabileceğimiz bazı şeyler vardır . Bunun için :
1. Çalıştığımız yerin sağlık koşullarına uygun olmasına
2. Çevrenizde sizi motive edebilecek bazı eşyaların bulunması
3. İş yerinizin size karşı olmak yerine sizin için destek verici duruma getirmeyi sağlamalıyız .
4. Çalıştığınız yeri olabildiğince sağlıklı duruma getirin
5. Temiz hava soluyun
6. Gürültüyü yok edin , hoş seslerden yararlanın .
· YENİLGİLER BİZİ NASIL ETKİLER ?
Başarısızlıklar elbette ki yıkıcı etki yaparlar . Bunların nedeni , performansımızın eksik değerlendirilmesi , üzerinde emek harcadığımız bir projenin reddedilmesi , yaptığımız bir tanıtımın beğenilmemesi , işten çıkarılma gibi çeşitli olaylar olabilir . O an dünya duruveririr . Motivasyonunuz birden bire çöker , kendinize güveniniz sıfır noktasına iner .
Endişe , depresyon , korku , öfke gibi her türlü olumsuz duyguları aynı anda yaşarsınız . Bu yenilginin şiddet derecesine göre , bu yaşadığınız deneyim , yaşamınızın aileniz , arkadaşlarınız gibi iş dışındaki bölümlerini de etkileyebilir .
İş yaşamındaki yenilgilere herkes başka türlü tepkiler gösterebilir . En iyi müşterisini kaybeden bir satış temsilcisi diğer müşterilerine de gereken ilgiyi gösteremez , ama bir başka satış temsilcisi aynı durumda hemen telefona sarılıp yeni müşteriler bulamaya çalışabilir . İşten çıkarılan biri kendini içkiye verir bir başkası ise tümüyle yepyeni , değişik bir iş bulup onda eskisinden çok daha başarılı olabilir . Genellikle yenilgi bir kayıp olarak değerlendirilir . Bazen daha elle tutulur kayıplarınızda olur : terfiniz verilmez , üzerinde çalıştığınız proje kabul edilmez , işten çıkarılırsınız . Böylesi durumlarda herkesin tepkisi farklı olacaktır ama , yaşanan evreler hemen hemen herkes için aynıdır ; yani güven kaybı , öfke , depresyon , zamanı geri döndürme isteği , durumu kabullenme , ümitler ve olumlu faaliyetler hemen hemen aynı sırayı izler .
1. Basamak : İnanmamak . Üzerinde en çok durduğunuz projeniz reddedilmiştir . Buna bir türlü inanamazsınız . Kendi kendinize , böyle bir şey olmadı , buna inanamıyorum diye söylenirsiniz .
2. Basamak : Öfke . Artık durumun gerçek yüzünü görmüşsünüzdür . Ama yinede
‘’ Bu büyük haksızlık , ağır bir hata yaptılar . Davranışları hiç hoş değil . ‘’ gibisinden düşüncelere kapılırsınız . Bu öfkenin kendi kendini beslediği ve sizinde kendinizi kötü hissetmenize neden olan evredir . Herşeyden şikayet edersiniz , ağzınızda acı bir tad olur , Size destek verecek kişilere karşı kırıcı davranırsınız .
3. Basamak : Zamanı Geri Döndürmeyi İstemek . Bazen içinizden , olayları geri döndürmek gelir . Zamanı geriye döndürmeye çalışmak birazda ilk basamaktaki inanmaya benzer ve üzerinizdeki stres yükünü azaltıcı bir rol oynar . Eski güzel günlere duyulan bu özlem , kendinizi iyi hissetmenizi sağlar .
4. Basamak : Depresyon . Kendinizi kötü hissederken ve karar vermekte zorlanırken olumlu faaliyetlerde bulunmak pek zor gelebilir . Depresyon duyguları ve düşünceleri , umutsuzluk ve durgunluğa sürükler . Sinirleriniz iyice bozulmuştur ve hiçbirşey yapmak istemezsiniz .
5. Basamak : Kabullenme . Bu aşamaya ulaştığınızda , güveninizi yeniden kazanmaya başlamışsınızdır çünkü uğramış olduğunuz yenilgi artık küllenmeye başlamıştır . Motivasyonunuzda yavaş yavaş geri döner .
6. Basamak : Ümit . İyimserliğinizi yeniden kazanmışsınızdır . Bu umut , bir sonraki aşama için gerekli heyecanı verecektir .
7. Basamak : Olumlu faaliyetler . Artık sizi yeniden başarı yolunda ilerletecek faaliyetlerin sırası gelmiştir . Gücünüzü ve cesaretinizi yeniden toplamış olarak , hedefinize ula$mak için ne gerekiyorsa yapmaya hazırsınız . Kısacası motivasyonunuzu yeniden kazandınız .
· BÜTÜN ÖZ MOTİVASYON YETENEKLERİNİ BİRLEŞTİRMEK
Yenilgilerin en ciddi yönü , tam gerekli olduğu zaman , motivasyonunuzu düşürmesidir . Ama bu çözülmez bir sorun değildir , çünkü artı kendi kendinizi motive etmeyi öğrendiniz . Böylece de , karşılaştığınız bir başarısızlıktan sonra geçici bir heves kırıklığı devresini atlatıp yeniden motivasyon kazanmak için düşüncelerinizi , davranışlarınızı ve hareketlerinizi nasıl denetleyebileceğinizi , güveninizi ve cesaretinizi nasıl yeniden kazanacağınızı , arkadaşlarınızdan ve dostlarınızdan desek almayı , iyimserliğe gerek duyduğunuzda hayal kahramanınızı örnek almayı , çevrenizi verimli çalışabilecek şekilde düzenlemeyi , yenilgi yada başarısızlık karşısında yedi basamak aşamalarından geçip kendinizi toparlamayı biliyorsunuz .
Kendi kendinizi motive etmeyi , yüksek benlik bilinci geliştirmeyi ve duygularınız denetim altında tutmayı alışkanlık haline getirmek , duygusal zekayı yükseltmenin en önemli üç yöntemidir .
· DUYGUSAL ZEKANIZI BAŞKALARIYLA İLİŞKİLERDE KULLANMAK
Duygusal zekanızı kullanmak da , başkalarının duygularını anlamak , uygun tepki vermek , gerekirse bu duyguları olumlu gelişmelere yönlendirmek , giderek kendi kendilerine yardım edebilmelerini sağlamak demektir . Birinci kısımda , yüksek benlik bilinci geliştirerek , duygularınızı denetim altına alarak , kendi kendinizi nasıl motive edeceğinizi öğrenerek , kendi duygusal zekanızı nasıl yükselteceğinizi görmüştünüz . Şimdi bütün bu yeteneklerinizden , mesleğimizde etkili ilişkiler kurmak için
yararlanacağız . İletişim yeteneklerini nasıl arttırabileceğinizi , ilişkileri olumlu yönde geliştirmeyi , karşımızdakilerin yeteneklerine yol göstermeyi sonunda da , çalışanlarının birbirleri ile iyi ilişkiler kurmasını öğrenmiş bir işletmenin , nasıl duygusal zekası yüksek bir kuruluş olabileceğini göreceğiz .
· ETKİN İLETİŞİM BECERİLERİ GELİŞTİRMEK
Herhangi bir ilişkinin temeli iletişimdir . İletişim olmadan bağlantı , dolayısıyla ilişkide kurulamaz . Etkin iletişim yeteneğinin duygusal zekanıza vereceği destek çok büyüktür ve iş yerinizdeki değeri de ölçülemez . Etkin ve yapıcı iletişim yeteneklerini tanıyacağız .
1. Kendini İfade : Karşınızdaki kişiye , ne düşündüğünüzü , ne hissettiğinizi , ne istediğinizi açıkça anlatma .
2. Kararlı olma : Düşünceleriniz , görüşleriniz , inançlarınız ve isteklerini anlatırken , kendinize güven , ama diğerlerine de saygılı olma .
3. Dinamik dinleme : Başkalarının söylediklerini gerçektende dikkatle dinleme .
4. Eleştiri : Diğer insanların düşünce ve davranışları hakkındaki kendi düşünce ve duygularınız yapıcı olarak belirtme .
5. Ekip İletişimi : Bir gurup içinde iletişim .
Bütün bu yetenekleri ortaya çıkaran ve etkili olmalarını sağlayan özellik , duyarlı olmaktır .
· KENDİNİ İFADE
İletişim , gidip gelen bir değişim , bir alışveriş içerir . Siz karşınızdakini anlamaya çalışırsınız . O da sizi anlamaya uğraşır , yani karşılıklı bir bilgi akışı vardır . Bununda en iyi , düşünceleri , duyguları , görüşleri açıkça belirterek başarabiliriz . Kendini doğru ifade etmenin ve sonunda kendini rahat hissetmenin altı yöntemini göstereceğiz . Bunlar
1. İfadelerin kendinizin olması
2. İfadelerinizde duyularınızdan yararlanmak
3. Yorumlayıcı ifadeler kullanmak
4. İfadelerinizde duygulardan yararlanmak
5. Amaçlarınızı açıklamak
6. Davranışların ifadeleri
· KARARLI OLMAK
Kararlı olmak , haklarınız , görüşleriniz , fikirleriniz , inançlarınız ve isteklerinizi savunmaktan çekinmemek , ama aynı zamanda da karşınızdakilere de saygı
göstermektir .
· KARARLILIĞI ETKİLİ BİR BİÇİMDE KULLANABİLMEK İÇİN BAZI ÖNERİLER
1. Görüşlerinizi , benzer örneklerle destekleyin .
2. Karşınızdakinin durumunu anladığınızı belirtin .
3. Yinelemelerden yararlanın .
4. Duygularınız açıklayın .
5. İçinde bulunduğunuz durumun gerekçelerini açıklayın .
6. Uzlaşma yollarını arayın .
Bu önerilerin her birini uyguladığınız zaman , iki önemli noktaya dikkat etmeniz gerekir : birincisi , bedeninizin verdiği mesajların bilincinde olmak , ikincisi de ne saldırgan , nede pasif olmak .
· DİNAMİK DİNLEME
Dinlemek öğrenmemiz gereken bir yetenektir . Dinamik dinleme , bir duygusal zeka uygulamasıdır ; anlama , kavrama ve karşınsındakine tepki verme işlemini bilinçlendirir . Benlik bilinci karşımızdaki kişinin açıklamalarından edindiğimiz bazı bilgileri elemek ve zaman zaman başka bilgilere dönüştürmek için kullandığımız ve satır aralarında söylemek istediklerini anlamamızı engelleyen kişisel filtrelerden uzak kalabilmemizi sağlar .
· KİŞİSEL FİLTRELERİNİZİN BİLİNCİNE VARIN
Bu filtreler , genellikle düşünceleriniz , fikirleriniz ve duygularınız tarafından
üretilirler . Bunlar uygulamaya koyulduğu zaman , ne kadar ve hangi tür bilgileri algılayacağımızı etkilerler . Dört değişik filtre vardır
· SEÇME FİLTRESİ
Özellikle endişe ve öfke uyandıran durumlarda , yalnızca duymak istediklerimizi duyma eğilimi gösteririz . Yani bazen karşımızdakinin söylediklerinden yalnızca en iyilerini seçer ve algılarız , bazı nedenlerle ise , yalnızca durumu olduğundan çok daha kötü tanımlayan sözleri duyarız .
· KİN FİLTRESİ
Bu filtre , söyleyen kişiye çok önem verdiğimiz için nelerin söylendiğini duymamızı engelleyebilir . Yani konuşan kişiyi iyi tanıdığımızı düşündüğümüz yada sandığımız için vermek istediği gerçek mesajı kaçırırız .
· GERÇEKLER FİLTRESİ
Bazen yalnızca soğuk gerçekleri duyarız , duygusal mesajları hiç önemsemeyiz . Yalnızca gerçeklere bakarak , duyguların ilettiği önemli bilgileri gözden kaçırabiliriz .
· DİKKAT DAĞILMASI FİLTRESİ
Bazen bir toplantıda düşüncelerimizin tümüyle konu dışına kayması hepimizin başına gelebilir . Öğle yemeğinde ne yiyeceğinizi düşünürsünüz . Toplantıdan sonra geciktirmek istemediğiniz telefon görüşmeleri , bir iş arkadaşınızın komik papyon kravatı , gelecek hafta yapılacak konferans aklınıza takılır kalır . Dikkati toplamanın en kolay yolu konuşmalar sırasında not almaktır .
· ETKİN BİR DİNLEYİCİ OLMAK İÇİN ÖNERİLER
Konuşmacının açıklamalarını özetleyin . Dinlediğinizi belli edin . Uygun olan durumlarda , sözsüz ifadelerde kullanın .
· ELEŞTİRİ
Eleştiri , acı bir ilaç gibidir ; vermesi de alması da zordur , rahatsız eder ama çokta yararlıdır . Eleştiri alırken başkalarının sizin yaptıklarını nasıl algıladıklarının bilincine varırsınız , gerekirse yanlış davranışlarınız değiştirirsiniz , zamanla da deneyimleriniz artar . Eleştiri yaparken de , karşınızdaki aynı biçimde sizden yararlanır . Bireyler eleştiriden yararlandıkça , içinde bulundukları kurumlarda yararlanır .
· YAPICI ELEŞTİRİ NASIL OLUR ?
1. Eleştiri yapmanın karşınızdakinin yararına olacağına inanın .
2. Uygun yeri ve zamanı seçmeye dikkat edin .
3. Karşınızdakini aşağılamayın .
4. Gelişmeleri vurgulayın .
5. İlgi gösterin .
6. Kendi duygularınızı denetim altında tutun .
· ETKİN ELEŞTİRİ YAPMAK İÇİN ÖNERİLER
Eleştiriye Başlamadan Önce :
1. Eleştireceğiniz davranışı doğru tanımlayın .
2. Bu sorunun nereden kaynaklandığını araştırın .
3. Eleştiriyi en iyi nasıl yapabileceğinizi düşünün .
4. Yapmasını beklediğiniz değişiklikleri listeleyin .
Eleştiri Sırasında :
1. Kendi gözlemlerinizden yola çıktığınızı belirtin .
2. Sorunu açıkça ortaya koyan belirgin örnekler verin .
3. Olumlu bir etki yapmaya çalışın .
4. Durumun zorluğunu kabullenin .
5. Ortağınızın nasıl tepki verdiğini izleyin
6. Olabilecek çözümler üzerinde durun .
7. Elde edeceğiniz yararları vurgulayın .
8. Görüşmeyi olumlu bir sözle kapatın
Eleştiri Görüşmesinden Sonra :
1. İşin ucunu bırakmayın .
2. Ortaya çıkan değişiklikleri değerlendirin .
· ALDIĞINIZ ELEŞTİRİLERDEN YARARLANMAK İÇİN BAZI ÖNERİLER
1. Eleştirilerden öğrenebileceğiniz bazı şeylerin olduğunu kabul edin .
2. Bir şeyi söylemeden önce dikkatle dinleyin .
3. Duygularınızı dinleyin .
4. Yaptıklarınızın sorumluluğundan kaçmayın .
5. Kendinizi savunmaya geçmeyin .
6. Bütün dinleme filtrelerini kapatın .
7. Düşüncelerinizi açıklayın .
8. Kararlı olun .
9. Sizi eleştirenin duygularını anlamaya çalışın .
10. Karşınızdakinin söylediklerini aklınızda toparlayın .
11. Kendinizi değiştirme isteğinizi belirtin .
· GURUP İLETİŞİMİ
Bir takım , bölüm , yada gurubun ne kadar başarılı olacağı , üyelerinin birbirleri ile olan iletişinin etkinliğine bağlıdır . Gurup toplantılarında kendinizi göstermek ve etkin dinlemeyi sağlamak , sorun çözümüne yoğunlaşmak , görüşlerinizi savunmak , gerekirse eleştiri yapmak için duygusal zekanızı kullanırsınız . Böylece yüksek takım iletişimi , sorunların çözülmesi , verimli planlamayı ve bir gurup içinde daha iyi iletişimi sağlar .
· VERİMLİ GURUP İLETİŞİME NASIL ÖZENDİRİLİR
1. Kendinizi ifade edin ve karşınızdakine cesaret verin .
2. Etkin dinlemeyi uygulayın ve özendirin .
3. Sorunları çözmek için gayret gösterin .
4. Gerektiğinde kararlılığınızı koruyun ve eleştiri yapın .
· ETKİN GURUP İLETİŞİMİ
1. Herkese eşit davranın
2. Bir kişinin üstünlük sağlamasını özendirmeyin .
3. Destek verici olun .
4. Toplantının duygusal havasını denetlenebilir bir seviyede tutmaya çalışın .
5. Toplantıda bulunanların tartışmalara ne kadar katıldıklarını ve nasıl tepki verdiklerine dikkat edin .
· KİŞİLER ARASI İLİŞKİLERİ GELİŞTİRME
Bu bölümde , kişiler arası ilişki kurmayı kolaylaştıran iki beceriyi inceleyeceğiz . Bunlardan birincisi , bir ilişkiyi analiz edebilme becerisidir . Bu sizin bir ilişkinin kendine özgü karakterini tanıyarak , onu ilişkinin yararına olacak biçimde kullanmanızı sağlar . Ayrıca ilişkilerinizin yapıcı yönde gelişmesine yardımcı olur . İkinci beceri ise , doğru uygun düzeyli iletişim kurarak verimli bilgi alışverişini sağlamaktır . Ancak bu becerileri görmeden önce , bir ilişkinin ne olduğunu öğrenmekle işe başlamalıyız .
· BİR İLİŞKİ NELERDEN OLUŞUR
Söz konusu ilişki hangi türden olursa olsun kapsadığı üç temel alan vardır .
1. Karşılıklı Beklentilerin Karşılanması
İnsanlar , bazı beklentilerini karşılamak için ilişkiye girerler . Bir iş arkadaşınızla size yararlı bilgiler verdiği ve önerilerde bulunduğu için ilişkiye girersiniz . Paket postalama servisinde çalışan elemanlar , göndermek istediğiniz paketlerin zamanında gönderilmesini sağlamak için ilişki kurarsınız .
2. İlişkilerin Sürekliliği
İlişkilerin bir başka özelliği de sürekli olması , belli bir zaman süresinde devam ettirilmesidir . Üç yıl önce birkaç yedek parça satmış olduğunuz bir müşterinizle aranızda bir ilişki bulunduğunu söyleyemezsiniz , ama ayda iki kez görüştüğünüz bir müşterinizle aranızda bir ilişki vardır .
3. Duygularınız , Düşünceleriniz , Görüşleriniz Hakkında Bilgi Alışverişinde Bulunmak
Bir başkasıyla ilişkide bulunmak , yalnızca kuru bilgi alışverişi olmaktan öteye gider . İlişkiyi , iki kişi arasındaki duyguları , düşünceleri , fikirleri hakkında bilgi alışverişi oluşturur . Bu bilgi alışverişinde karşılıklı etkileşim vardır . Sizin anlattıklarınız dinleyende bir etki uyandırır ve size olan tepkilerini belirler . Bu etkileşimi göz önünde bulundurursanız bazı tepkileri önceden tahmin edebilir , sözlerinizi ilişkilerinize daha yararlı olacak biçimde düzenleyebilirsiniz .
· DUYGU ; DÜŞÜNCE ve GÖRÜŞLERİ PAYLAŞMAK İÇİN BAZI ÖNERİLER
1. Keyfinizi kaçırmamaya çalışın
2. Karşınızdakinin tepkilerine dikkat edin
3. Görüşmeye olumlu bir ton verin
4. Sizi rahatsız eden duyguları ortaya koyun
· BİR İLİŞKİ NASIL ANALİZ EDİLİR
Bir ilişkiyi analiz etmek , onu değişik bakış açılarından incelemek ve böylece de gerek uzun vadeli , gerekse kısa bir ilişkiyi yürütebilmek için izlenecek en doğru yolu bulmak demektir . Bir ilişki analizinin aşamalarını görelim :
1. İlişkinin sınırlarını doğru belirlemek .
2. Diğer kişinin ilişkiden beklentilerini göz ardı etmemek .
3. Diğer kişi hakkındaki izlenimlerinizi gözden geçirmek .
4. Diğer kişinin sizin hakkınızdaki izlenimlerinin ne olduğunu anlamaya çalışmak .
5. Sıradışı durumları incelemek .
6. İlişkinin amaçlarını doğru belirlemek .
Kişiler arası ilişkilerin amacı , diğer kişiyle olabilecek en yoğun iletişimi sağlamaktır . Bu uyumlu , birbirlerini tamamlayan , birbirleriyle yoğun bağlantı kurabilen insanlar demektir . Bu insanlar , düşüncelerini , duygularını ve fikirlerini birbirleriyle rahatça paylaşırlar . Karşısındakilerin kendilerini dikkatle dinleyeceklerini bilirler . Böyle rahat bir ortamda düşüncelerinden daha yaratıcı olabilirler ve duygularını paylaşırken de daha coşkulu olurlar . Bu en ideal iletişimin yanı sıra , dört iletişim düzeyi vardır ve hepside yönetilebilirler .
1. Nezaket konuşmaları
2. Verilere dayanan bilgiler
3. Düşünceler ve fikirler
4. Duygular
Sizin duygusal zekanız , bu dört düzeyi de etkin biçimde kullanabilmenizde , diğer kişileri düzey yükseltmeye yönlendirmenizde , ilişkilerin sürdürülmesini ve kişilerin yakınlaşmalarını sağlamanızda kendini belli edecektir .
· FARKLI DÜZEYLERDEN NASIL YARARLANILIR
Değişik durumlarda , bazı iletişim düzeyinin uygun , bazılarının ise yanlış olduğunu görmüştük . Bazen bir iletişim düzeyini kullanırken , aslında daha başka bir düzeyi istediğinizi hissedersiniz . Değişik düzeylerden tam yarar sağlayabilmek için , bunları tanımlayabilmek ve karşımızdakinin iletişim düzeyini de belirlemek , onun iletişim düzeyine geçmek ve ne zaman düzey değiştirileceğini bilmek gerekir .
BAŞKALARININ KENDİLERİNE YARDIMCI OLMALARINI SAĞLAMAK
Duygusal zeka açısından başkalarının da duygularını denetim altında tutmak , motivasyon sağlamak konularında yardımcı olmak demektir . Bu becerileri topluca duygusal danışmanlık adı verilir . Başkalarının kendilerine yardımcı olmalarını sağlamak , duygusal zekanın en yüksek ödüllü bir uygulamasıdır . Bir başka kişiye kendini
geliştirme , verimli olma , karşılıklı güven ve dayanışmayı temek alan bir ilişki kurma gibi her zaman , her yerde görülmeyen değerler kazanmasını sağlıyorsunuz . Bu bölümde , başkalarının kendilerine yardımcı olmalarını sağlamanın dört yolunu göreceğiz .
· DUYGUSAL BAKIŞ AÇISINI KORUMAK
Korku , öfke , depresyon , endişe ve coşku gibi birçok duygular çevredekilere de yayılır . Karşımızdakini bazı bilinçaltı davranışlarını taklit ederek bu duyguların yayılmasını sağlarız . Oysaki duygusal bulaşıcılık önlenebilir . Şimdi karşınızdakinin olumsuz duygularının size de bulaşmasını önlemek için neler yapabileceğinizi görelim :
1. Karşınızdakinin duygusal durumunu önceden kestirmeye çalışın
2. Karşınızdakinin davranışlarını izleyin .
3. Yapıcı ifadeler kullanın .
4. Gevşeme yöntemlerini kullanın .
· KONTROLDEN ÇIKMIŞ BİRİ NASIL SAKİNLEŞTİRİLİR
Kendini kaybetmiş birini sakinleştirmek isteriz , çünkü bunu yapmazsak , o kişiye hiçbir biçimde yardım edemeyiz . Kontrolden çıkmış birine kesinlikle yardım etmek gerekir . Bu kişiyi sakinleştirmek , duygusal yoğunluğunu azaltmak demektir . Bu kişi sakinleşmeden , mantıklı düşünemez yada anlamlı bir konuşma yapamaz . Ancak sakinleştikten sonra , duygusal düzeyini biraz daha düşürebilmek için konuya dolaylı bir yoldan girebilirsiniz .
· BİR KİMSEYİ SAKİNLEŞTİRMENİN YOLLARI
1. Önce ona bir yere oturmasını söyleyin .
2. İçecek bir şeyler ikram edin .
3. Biraz daha yavaş konuşmasını söyleyin .
4. Ona bir yaratıcı mola verin
· DESTEKLEYİCİ BİR DİNLEYİCİ OLUN
Destekleyici dinlemeyi , başkalarının zor bir durumu daha iyi anlamasına , yeteneklerine güvenmesine ve başka birinin desteğini sağlayabildikleri için kendi kendilerine saygılarının artmasına yardım etmek amacıyla uygulayacağız . Destekleyici bir dinleyici olmanın iki temek adımı vardır : Konuşanın söylediklerine anlayış gösterdiğinizi belli etmek ve konuşanın düşünce , duygu ve görüşlerini açıklığa kavuşturmasına yardım etmek .
· KARŞINIZDAKİNİN AMAÇLARINA ULAŞMASINA YARDIM ETMEK
Sorunları rahatsızlık yaratmadan çözmeyi öğreneceğiz . Yani karşınızdakilere bir hedef seçmesini ve bu hedefe ulaşmalarını kolaylaştıracaksınız . Bunu yapmanın 3 yolu vardır :
1. Diğer kişinin bir anlaşmaya ulaşmasını sağlamak .
2. Örnek olmak ve rol oynamak .
3. Olumlu adımlara zorlamak .
Bu üç yöntemi ayrı ayrıda kullanabilirsiniz ama , birlikte kullanıldıklarında , birbirlerinin etkilerini arttırdıklarını da unutmayın .
İş yaşamında duygusal zeka kitabı iki ana konuyu işliyor . İlk olarak duygusal zekayı kendi kendinize uygulamayı nasıl öğreneceğinizi , ikinci ana konusu ise ondan diğer insanlarla ilişki kurarken nasıl yararlanabileceğiniz irdeleniyor .
|