YENİ EKONOMİ VE TÜRKİYE
Altan KAYA
Marmara Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü
İktisat Politikası Ana Bilim Dalı
Yüksek Lisans
İçindekiler
1. İnternetin Doğuşu
i) İnternet Uygulamaları
ii) E-mail
iii) Haber Grupları
iv) Web
v) Diğer
vi) B2B hacmi katlanarak büyüyecek
vii) En hızlı Büyüyenler
viii) ISS Pazarında Birleşme Bekleniyor
ix) ISS’lerin %75’i yok olacak
x) Abonelik Geliri Ağır Basıyor
2. Elektronik Ticaret
i) E-Ticarete Giriş
ii) E-Ticarette Uluslararası Kuruluşlar
iii) E-Ticaretin Tanımı
iv) E-Ticaretin Kapsamı
v) E-Ticaretin Araçları
vi) E-Ticaretin Tarafları
vii) E-Ticaretin Yararları
3. Türkiye’de İnternet Nereye Gidiyor?
i) Online Alışverişin Avantajları
4. Büyüme Modelleri Çerçevesinde Yeni Ekonominin Makro Ekonomi Üzerindeki Muhtemel Etkileri
i) Büyüme Modelleri
ii) New Age Modeller
5. Yeni Ekonomi
i) Yeni Ekonomi Analizi
ii) Zenginler Klübü ve Türkiye Açısından Sonuç
6. Kamu Kesiminde Yapılmış Olan Çalışmalar
7. Yeni Ekonomi Üzerine Son Veriler Ve Değerlendirmeler
8. Eğitim, Haberleşme ve Ticari Serbestliğin Ekonomik Büyümeye Katkısı
9. Dünya’da E-Ticaret Tahminleri (Grafiksel Veriler)
i) Başlıca Piyasa Araştırma Şirketlerinin E-Ticaret Tahminleri
10. Türkiye’de E-Ticaret Tahminleri
i) Ticari Web Sitelerinin Coğrafi Dağılımı
ii) Seçilmiş Ülkerler İtibariyle Enformasyon Teknolojileri Sektörü Gelişimi
iii) Elektronik Ticaret Tanımına Giren Faaliyetleri İçeren Katma Değerin GSYİH İçindeki (Potansiyel) Payı
iv) Elektronik Ticaret Tanımına Giren Faaliyetleri İçeren Toptan Ve Perakende Ticaret Katma Değerinin GSYİH İçindeki (Potansiyel) Payı
v) Ülkemizde KOBİ’lerin E-Ticarete Yönelimi Önündeki Engeller
vi) 1000 Kişiye Düşen Bilgisayar Sayısı
1. İNTERNET
Günümüzde tüm dünyayı saran internet ağının temeli Amerikan ve Sovyet Rusya arasındaki rekabete dayanmaktadır.
· 1957'de Sovyetlerin ilk yapay dünya uydusu olan Sputnik'i fırlatmaları üzerine ABD Savunma Bakanlığı, bilim ve teknolojinin orduya en iyi şekilde uygulanması için ARPA projesini başlattı.
· Amerikan Hava Kuvvetleri 1962 yılında ABD'ye yapılabilecek bir nükleer saldırıdan sonra bile misiller ve bombardıman uçakları üzerindeki kontrollerini nasıl sürdürebileceğini araştırmaya başladı. Bu amaçla yapılan araştırmada merkezi olmayan askeri bir bilgisayar ağının tüm ülkeye yayılabileceği ve bir nükleer saldırıya karşılık karşı saldırı yapabileceği gösterildi. ARPA projesi bu ağı destekledi ve ARPANET adını aldı.
· 1969'da ilk fiziksel ağ California'da kuruldu. İlk kurulan bilgisayar ağı tüm ülkede sadece 4 noktada terminale bağlıydı.
· 1972 yılında terminal sayısı 23'e ulaştı ve elektronik posta kavramı ortaya çıktı.
· 1976'da radyo ve uydu bağlantıları sayesinde ABD ve Amerika bu ağ üzerinde birleştirildi.
· 1979'da ilk bilgisayar haber grupları ortaya çıktı ve IBM internetin babası sayılan BITNET sistemini yarattı.
· 1980'lerde soğuk savaşın etkisini yitirmesiyle akademik ve ticari çevreler bu bilgisayar sistemine ilgi göstermeye başladı. O zamanlar sistem sadece elektronik posta amacıyla kullanılıyordu.
· 1991'de Tim-Berners Lee World Wide Web'i icat etti. Bu sistem hypertext denen daha görsel bir temele dayanıyordu ve araştırmaların ve bilgilerin paylaşılmasını kolaylaştırmak amaçlanıyordu. WWW'nin ortaya çıkması aynı zamanda ticari çevreleri de motive etti. Bu tarihte kullanıcı sayısı 617,000'e ulaşmış ve bilgisayar ağı bugünkü anlamda internet adını alabilirdi.
· 1990'larda internet kullanıcı sayısı ve fiziksel yapısı katlanarak arttı. Ticari kurumlar, üniversiteler, organizasyonlar ve devlet kurumları bu gelişime ayak uydurdular. Bağlantı noktalarına isim verilmeye başlandı ve bu kurumlar kendi adlarına internet siteleri açmaya başladılar. 1994'de internet üzerinde ilk siberbanka kuruldu. Pizza Hut internet üzerinden sipariş almaya başladı. AT&T, MCI gibi iletişim firmalarının hemen hepsi internete yatırım yapmaya başladılar.
i) Internet Uygulamaları
ii) E-mail :
Internetin oluşmasındaki temel nedenlerden biri haberleşmenin çok büyük hızlarda yapılabilmesidir. Elektronik posta bu muazzam ağ üzerinde herhangi bir kişiyle dakikalara varan kısa bir zaman sürecinde mesajınızı iletebilmenizi veya aynı yoldan mesaj alabilmenizi sağlar.
iii) Haber Grupları :
Haber grupları tüm dünyadan internet kullanıcılarının haber veya yazı gönderdikleri tartışma alanlarıdır. Bu tartışma alanı konularına göre ayrılmıştır. Herhangi bir konudaki mesajları veya haberleri okumak için o gruba üye olmanız gerekmez. İlgilendiğiniz kategorideki mesajları okuyabilir ve o gruba mesaj da atabilirsiniz. Haber grupları üzerindeki akış kimse tarafından kontrol edilmez. Tüm mesajlar gibi sizin mesajınız da dünyadaki tüm internet kullanıcılarına açık olarak bu bölümde yer alacaktır.
iv) Web :
Internetin diğer bir yaygın uygulaması da web'dir. Web sayfaları, yazı, resim, video, ses gibi her türlü verinin etkileşimli olarak sunulabildiği bir sistemdir. Internet Browser (Tarayıcı) programlar yardımıyla herhangi bir kurum/firma/kişinin web sayfasına bağlanarak bu sayfada bulunan bilgilere erişebilirsiniz. Bu bilgiler bir firmanın ürünleri, bir kişinin kendini tanıttığı sayfa olabileceği gibi son haberleri okuyabileceğiniz gazete ya da müzik dinleyebileceğiniz bir radyo da olabilir. Bugün e-mail ve haber grupları da dahil tüm internet hizmetleri web üzerinden yürütülebilmektedir. Bankadaki hesabınızın kontrolü, telefon faturanızın dökümünü web üzerinden kontrol edebilirsiniz.
v) Diğer :
İnternet üzerinde yapılabilecek uygulamaların sınırı yoktur. On-line sohbet odalarından sesli/görüntülü konferans sistemlerine iletişim alanında birçok kolaylık sağlamıştır. Internet üzerinden telefon görüşmeleri veya anında mesaj servisleri günümüzde sıkça kullanılmaktadır. Radyo/TV yayınları internet üzerinde izlenebilmekte ve bu tip yayınların kayıtları da kolaylıkla transfer edilebilmektedir.
Intel Türkiye Genel Müdürü Müge Tanık ve Intel Türkiye Ofisi'nde çalışan kadınlar, Türkiye'de yaşayan yabancı kadınlara Internet'in günlük yaşamdaki yerini anlattılar.
Önümüzdeki 5 yıl içinde birbirine bağlı 1 milyar adet bilgisayar bulunacağına işaret edilerek, bu bilgisayarlar ve Internet üzerinden trilyonlarca dolarlık ticaret yapılacağı ve bir "Internet Ekonomisi" oluşacağı vurgulandı.
5 yıl içinde tüm şirketlerin Internet şirketi olacağı, Internet'e bağlı olmayan şirketlerin yok olacağı ifade edilerek, teknolojinin günlük yaşamı ne kadar kolaylaştırabileceği, bilgisayarla ne yapılabileceği konularında ayrıntılı bilgiler verildi.
Önümüzdeki birkaç yıl içinde Internet şirketi diye bir şeyin kalmayacağını, her şirketin Internet işlemleri yapacağını, yapmayanların da silinip gideceğini söylüyor. Bazen büyük tarihsel kırılma noktaları olur. Bir şeyler yapıp uyum sağlamak gerekir. Uyum sağlayan yaşar, kılını kıpırdatmayan ölür. Evrim kadar doğal, tabiat kanunu kadar kesin.
Olması gereken elektronik devletin özellikleri: "Vatandaş odaklı, kendi kendine yürüyen mekanizmalar yerine harekete geçirecek yönlendirmeler, yetkilendirme/güven, servis sunumunda rekabetin yer alması, hiyerarşik yapıdan takım çalışması ve paylaşıma geçiş." Ayrıca e-devletteki değişimleri de kamu yönetiminin modernizasyonu, vatandaş servislerinin iyileştirilmesi, toplumun rekabet gücünün geliştirilmesidir. (Andy Grove (İntel) İle söyleşi)
vi) B2B (Business to Business) hacmi katlanarak büyüyecek
İnternet araştırma şirketi Jupiter Research, ABD’de işletmeden işletmeye (B2B) elektronik ticaret hacminin 2005’e kadar 6.3 milyar dolara ulaşacağını öngördü.
İnternet araştırma şirketi Jupiter Research tarafından yapılan araştırmaya göre, dünyanın en büyük ekonomisine sahip ABD’de ticaret hacminin 2005 yılında 6.3 trilyon dolara ulaşması bekleniyor. B2B elektronik ticaret hacminin 2000 yılında 336 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Araştırma yapılan 12 ana sektörden beş tanesinde 2004 yılında işletmelerin yapacağı alımların yarısı internet aracılığıyla gerçekleştirileceği hesaplanırken; B2B işlemlerinin toplam satışların yüzde 42’sine ulaşacağı öngörüldü. Halen B2B işlemlerinin toplam satışlara oranı yüzde 3 düzeyinde bulunuyor.
Jupiter Research Başkan Yardımcısı John Katsaros, “Online işlem dalgası bütün Amerikan şirketlerini etkisi altına alacak. Elektronik ticaret uygulamalarına yatırım yapmayan şirketlerin bu dalganın etkisiyle boğulması söz konusu olacak” dedi. Elektronik sipariş ve dağıtım zincirlerinin standart haline geleceğini öngören Katzaros, online işlemlere gerekli önemi vermeyen kuruluşların rekabet gücünün hızla azalacağını da belirtti.
vii) EN HIZLI BÜYÜYENLER
Araştırma yapılan 12 ana sektörden, en hızlı gelişim gösterecek beş sektör arasında savunma ve havacılık, kimya, bilgisayar ve telekomünikasyon ekipmanları, elektronik ve motor yedek parçaları bulunuyor. Araştırmaya göre bilgisayar ve telekomünikasyon sektörünün, 2005 yılına kadar B2B satışlarını 1 trilyon doların üzerine taşıması da bekleniyor. Son olarak, Amazon.com’un online DVD satışlarında müşteriye göre fiyat uygulaması, ‘dinamik fiyatlandırma tartışmasını alevlendirdi.
Elektronik ticaret yapan şirketlerin, geleneksel iş dünyasına karşı en büyük avantajları, müşterileri hakkında çok daha kolay bilgi toplayabilmeleri. E-satıcıların çeşitli yöntemlerle bilgi toplaması bugüne kadar genelde mahremiyet açısından ele alındı. Ancak geçtiğimiz haftalarda Amazon.com’un bu bilgileri farklı fiyatlandırma için kullandığının ortaya çıkması, ‘dinamik fiyatlandırma’ endişelerini artırdı.
Dinamik fiyatlandırma aslında yeni bir şey değil. Yıllardır, iş dünyasında satışları artırmak amacıyla kullanılıyor. Dinamik fiyatlandırma, aynı ürünün farklı promosyon seçenekleri doğrultusunda farklı kişilere değişik fiyattan satılması mantığına dayanıyor. Yani bir siz bir kitaba 10 milyon öderken, bir başkası beş milyona alabiliyor.
Son olarak, Amazon.com’un online DVD satışlarında müşteriye göre fiyat uygulaması, ‘dinamik fiyatlandırma’ tartışmasını alevlendirdi.
viii) İSS pazarında birleşme bekleniyor
Türkiye’deki internet servis sağlayıcılar arasında birleşme dönemi başlayacağı belirtilerken, buna ayak uyduramayanların yok olacağı öne sürüldü
Dünyanın önde gelen bağımsız araştırma şirketlerinden biri olan Merrill Lynch, Türkiye internet pazarına ilişkin olarak hazırladığı son raporunda, internet servis sağlayıcılar (İSS) arasında 12 ay içinde birleşmeler yaşanmasının beklendiğini belirtti. BTNet’in haberine göre, Türkiye’nin başı çeken İSS’lerinin pazardaki konumları ve şirket değerleri hakkında değerlendirmelerin yapıldığı raporda, beklenen birleşmelerin gerçekleşmemesi halinde pazardaki birçok İSS’nin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacağı iddia ediliyor. Araştırmada, Türkiye’de 60’ın üzerinde İSS bulunduğuna değinilirken, Superonline, Ixir, Vestelnet, Doğan Online, Turk Nokta Net ve Koç.net’in Haziran 2000 tarihi itibariyle internet pazarının yüzde 80’ini ellerinde bulundurduklarına dikkat çekildi. Raporda, Türkiye internet kullanıcı sayısının 2004 yılına kadar 10 milyona ulaşacağı, 2004 yılında yine az sayıdaki güçlü İSS’lerin pazardaki ağırlıklarını koruyacağı kaydediliyor.
ix) ‘İSS’LERİN % 75’İ YOK OLACAK’
Dünya internet pazarından örneklerin verildiği ve karşılaştırmaların yapıldığı araştırmada Merrill Lynch şu ifadelere yer veriyor: “Küresel trendlere baktığımızda işten tüketiciye hizmet veren internet şirketlerinin kısa süre içinde birleşmelere gitmek zorunda kalacakları, aksi taktirde yok olacakları açıkça görülüyor. İnternet şirketlerinin hizmet verdikleri pazar, dünya pazarı. İçeriğin ve ticaretin ölçüsü bu pazarda son derece kritik. 5 yıl içerisinde internet şirketlerinin yüzde 75’inin yok olacağını öngörüyoruz. Abone başına düşen ortalama erişim fiyatının 40 dolar civarında olduğunu vurgulayan rapor, İSS’lerin kısa vadeli kazanç planları peşinde koşmayıp, pazar paylarını artırmayı hedeflediklerini, bunun da maliyetlere yansıdığını belirtiyor.
x) ABONELİK GELİRİ AĞIR BASIYOR
Rapor, Türkiye’deki İSS’lerin kazançlarının büyük bölümünü erişim aboneliğinden aldığını, buna karşılık e-ticaret ve reklam gelirlerinin çok az olduğunu belirtiyor. Gelirlerin büyük bölümünün erişimden sağlanmasının Avrupa ve ABD’de uygulanmakta olan bedava erişim uygulamalarına geçilmesini zorlaştırdığını aktaran rapor, İSS’lerin e-ticarette başarılı olabilmeleri için içerik geliştirmeye ağırlık vermeleri gerektiğine dikkat çekiyor. Merril Lynch’in tahminine göre 2004 yılında Türkiye’deki işten işe internet pazarının 3 milyar dolar, işten tüketiciye pazarının ise 15 milyar dolar olması bekleniyor.
2. ELEKTRONİK TİCARET
i) E-TİCARETE GİRİŞ
İçinde bulunduğumuz yüzyılın son döneminde bilgi ve iletişim teknolojilerinde meydana gelen hızlı gelişme sonucu elektronik ticaret giderek yaygınlaşmaktadır. Uluslararası rekabette üstünlük sağlayanlar, iletişim ve bilgi teknolojilerini yoğun olarak kullanan kesimlerdir. Bilimsel araştırmalardan elde ettikleri sonuçları ekonomiye kazandıran bu kesimlerin uluslararası pazarlarda rekabet üstünlüğüne sahip olmaları da doğaldır.
Bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanan bu gelişmeler, sayısal biçime dönüştürülmüş yazılı metnin, ses ve video görüntülerinin çok hızlı bir şekilde işlenmesini, iletilmesini ve depolanmasını olanaklı kılmıştır. Bunun yanı sıra, toplumların tüm kesimlerinde, günlük yaşamın her alanında bilgisayar kullanımının çağın gereği olduğu bilinci oluşmaktadır. İşte bu önemli iki gelişme, ekonomik kalkınmanın ve toplumsal refahın sağlanmasında elektronik ticarete stratejik bir önem kazandırmaktadır.
Elektronik ticaret konusunda yasal düzenlemelerini tamamlamış örnek bir ülke olmadığı gibi, uluslararası platformlarda, bu konuda tartışmalar da devam etmektedir. Bu nedenle, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin, gelişmiş ülkelere göre geride kaldığı söylenemez. Ancak, elektronik ticarette yaşanan hızlı gelişme, ülkemizde, fiziki alt yapı eksikliklerinin hızla tamamlanmasını ve gerekli yasal düzenlemelere ilişkin çalışmaların bir an önce başlatılmasını zorunlu kılmaktadır.
Elektronik ticaret, çeşitli uluslararası kuruluşlarca çeşitli şekillerce tanımlanmıştır. Bu tanımları da toparlayarak, elektronik ticareti, “bilgisayar ağları aracılığı ile ürünlerin üretilmesi, tanıtımının, satışının, ödemesinin ve dağıtımının yapılması” olarak tanımlayabiliriz. Yapılan işlemler, sayısal biçime dönüştürülmüş yazılı metin, ses ve video görüntülerinin işlenmesi ve iletilmesini içerir.
Ayrıca, ticari sonuçlar doğuran ya da ticari faaliyetleri destekleyen eğitim, tanıtım-reklam, kamuoyunu bilgilendirme gibi amaçlar için elektronik ortamda yapılan işlemler de elektronik ticaret kapsamında değerlendirilmelidir.
ii) E-TİCARETTE ULUSLARARASI KURULUŞLAR
Elektronik ticaret konusunda, dünya genelinde yaşanan gelişmelere paralel olarak bir çok ülke ve uluslararası kuruluş elektronik ticaret ve onunla bağlantılı konuları gündemine almıştır. WTO (Dünya Ticaret Örgütü), UNCTAD (BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı), OECD (İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı), Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletlere bağlı CEFACT ( Birleşmiş Milletler Yönetim, Ticaret ve Ulaştırma İşlemlerini Kolaylaştırma Merkezi), UNCITRAL ( Birleşmiş Milletler Uluslararası Ticaret Kanunu Komisyonu) gibi kuruluşlar ile ITU (Uluslararası Haberleşme Birliği) ve Dünya Bankası'nın son bir kaç yıldır ticarette etkinliğin sağlanması amacıyla, elektronik ticarete ilişkin konularda yoğun olarak çalışmaya başladıkları gözlenmektedir.
iii) E-TİCARETİN TANIMI
Elektronik ticaretin pek çok tanımı yapılmaktadır. Uluslararası organizasyonların ve bu alanda faaliyet gösteren bazı uluslararası kuruluşların elektronik ticaret tanımları aşağıda verilmiştir;
Elektronik ticaret;
WTO - Mal ve hizmetlerin üretim, reklam, satış ve dağıtımlarının telekomünikasyon ağları üzerinden yapılmasıdır.
OECD - Sayısallaştırılmış yazılı metin, ses ve görüntünün işlenmesi ve iletilmesine dayanan kişileri ve kurumları ilgilendiren tüm ticari işlemlerdir.
UN - CEFACT - İş, yönetim ve tüketim faaliyetlerinin yürütülmesi için yapılanmış ve yapılanmamış iş bilgilerinin, üreticiler, tüketiciler ve kamu kurumları ile diğer organizasyonlar arasında elektronik araçlar (Elektronik posta ve mesajlar, elektronik bülten panoları, WWW teknolojisi, akıllı kartlar, elektronik fon transferi, elektronik veri değişimi vb.) üzerinden paylaşılmasıdır.
iv) E-TİCARETİN KAPSAMI
Elektronik ortamda açık ve kapalı ağlar üzerinden yapılan;
- Mal (taşınır, taşınmaz) ve hizmet (bilgi servisleri, danışmanlık, finans, hukuk, sağlık, eğitim, ulaştırma vb.) ticareti, sayısal biçime çevrilmiş yazılı metin, ses, video görüntülerinin işlenmesi ve iletilmesi, ürün tasarımı, üretim, doğrudan tüketiciye pazarlama, üretim izleme, sevkiyat izleme, tanıtım, reklam ve bilgilendirme, sipariş verme, sözleşme yapma, banka işlemleri ve fon transferi, konşimento gönderme, gümrükleme, ortak tasarım geliştirme ve mühendislik, kamu alımları, elektronik para (sanal para) çıkarma, elektronik hisse alışverişi ve borsa, açık arttırma, sayısal imza, e-noterlik, güvenilir üçüncü taraf işlemleri, vergilendirme ve vergi toplama, fikri mülkiyet haklarının transferi, kiralanması vb. işlemleri elektronik ticaret kapsamında değerlendirilmektedir.
v) E-TİCARETİN ARAÇLARI
Elektronik Ticaretin Temel Araçları:
- Telefon,
- Fax,
- Televizyon,
- Elektronik ödeme ve para transfer sistemleri,
- Elektronik veri değişimi (Electronic Data Interchange-EDI)
- İnternet
şeklinde altı ana araç tesbit edilebilir. Fakat çoğu zaman elektronik ticaret, internet ve diğer ağlar üzerinden yapılan ticaret olarak algılanmakta ve tartışmalar bu araçlar üzerinde odaklaşmaktadır. Elektronik ticaretin çok yeni bir kavram olmamasına karşın, ticari işlemlerde bir veya daha fazla insan tarafından ses, görüntü ve yazılı metinlerin aynı anda interaktif bir biçimde iletilmesi, zaman ve mekan sınırının olmayışı ve nispeten daha düşük maliyetlerle çalışılabilmesi şeklinde internet ortamının sunduğu olanaklar, elektronik ticaret kavramını hızla gündeme getirmiştir. Bu olanaklar internetin diğer elektronik ticaret araçlarına göre daha esnek olmasını sağlamaktadır. İnternet ortamı iletişim ve ticaretin önündeki engelleri azaltmaktadır.
Ticaretin önemli destekleri olan elektronik ödeme ve fon transfer sistemleri (ATM, kredi kartları, borç kartları ve akıllı kartlar) sadece para aktarılmasında kullanıldığından ticaret sürecinde sınırlı bir bölüme hitap etmektedir.
EDI, ticaret yapan iki kuruluş arasında, insan faktörü olmaksızın bilgisayar ağları aracılığı ile belge ve bilgi değişimini sağlayan bir sistem olarak elektronik ticaretin önemli bir aracıdır.
EDI kamu ve özel sektör kuruluşlarının etkin biçimde iletişim kurmaları ihtiyacından doğmuş olup, modern bilgi teknolojilerinin getirdiği avantajlardan yararlanmaktadır. Geleneksel ticari işlemlerde, mektuplar, notlar gibi yapılanmamış (unstructured) dökümanlarla birlikte faturalar, sipariş formları, teslim belgeleri gibi standart şekilde yapılanmış (structured) dökümanlar kullanılmaktadır. Elektronik posta (e-mail) yapılanmamış tipte dökümanların iletilmesinde kullanılırken EDI yapılanmış mesaj değişimini sağlamaktadır. Böylece standart bilgilerin diğer bilgisayar sistemlerine kolayca aktarılmasını olanaklı kılmaktadır.
Ticarette daha etkin olunması amacıyla “tam zamanında” (Just in Time-JIT) ve “hızlı yanıt” (Quick Response-QR) gibi anlayışlar geliştirilmiş ve bunların gerçekleştirilmesi için, iş akışında herhangi bir katma değer (value added) yaratmayacak işlemlerin elimine edilmesi gerektiği belirlenmiştir. Bu nedenle, bir çok uluslararası kuruluş ve büyük bölgesel organizasyonlar EDI kullanmakta ve ticaret yapan herkesin de EDI kullanabilir duruma gelmesi önerilmektedir. EDI uygulamasıyla, zamandan ve işlem maliyetlerinden tasarruf sağlanmasının yanı sıra, bilgilerin elektronik ortamda değişimi nedeniyle insan faktöründen kaynaklanan hatalar da ortadan kalkmış olacaktır. Örneğin Singapur, tüm ticari işlemlerini EDI kullanarak yürüten ilk ülkedir. İhracatçılar, ithalatçılar, nakliye şirketleri ve dış ticaret işlemleri ile ilgili yirmiden fazla kuruluş arasında 1989 yılında Singapur Network Sistemi (SNS) kurulmuştur. İlgili resmi kuruluşların her birine ayrı ayrı müracaat edip izin almak yerine, EDI uygulamasıyla bilgisayar ağında tek bir elektronik belge dolaşmakta, SNS’in kuruluşundan önce 2-3 gün süren işlemler 15-20 dakika içinde tamamlanmaktadır. Halen ticari işlemlerin %98'inden fazlası bu ortamda yapılmakta ve %50 civarında tasarruf sağlanmakta, verimlilik artışının ise %20-30 arasında olduğu tahmin edilmektedir. EDI’nin uygulandığı Singapur Limanı’nın dünyada en hızlı mal sevkiyatının gerçekleştirildiği liman olduğu bu yüzdendir.
EDI kullanımı, özel bir telekomünikasyon altyapısı ve standart formlar gerektirmektedir. Sadece kayıtlı kullanıcılara açık olduğu için çok güvenli olan bu sistem, donanım ve bağlantı maliyetlerinin oldukça yüksek olması nedeniyle pek fazla yaygınlaşamamıştır.
Teknik yönden İnternet üzerinden EDI uygulaması mümkün olmakla birlikte, güvenlik açısından tercih edilmemektedir. Bununla beraber, güvenlik sorununa çözüm bulunması (kriptoloji uygulamaları ile sadece yetkili kişilerin gerekli bilgilere ulaşması) ile İnternet üzerinden EDI uygulamasının yaygınlaşması beklenmektedir.
vi) E-TİCARETİN TARAFLARI
Elektronik Ticaretin taraflarını şöyle sıralayabiliriz:
- Alıcı
- Satıcı
- Üretici
- Bankalar
- Komisyoncular
- Sigorta Şirketleri
- Nakliye Şirketleri
- Özel sektör bilgi teknolojileri
- Sivil toplum örgütleri
- Üniversiteler
- Onay kurumları, elektronik noterler
- Dış Ticaret Müsteşarlığı
- Gümrük Müsteşarlığı
- Diğer Kamu Kurumları
Amaçlanan düzeyde elektronik ticaretin gerçekleşebilmesi için ülkemizde olduğu gibi diğer ülkelerde de belli bir süreye ihtiyaç vardır. Bu konudaki çalışmalar dünyada da yeni hız kazanmaya başlamıştır. Ülkelerin elektronik ticarete geçiş süresini kısalttıkları ölçüde uluslararası ticarette üstünlük sağlayacakları açıktır.
Kapalı bilgisayar ağları üzerinden elektronik ticaret uygulamaları bir ölçüye kadar gerçekleştirilmektedir. Ancak, açık bilgisayar ağı olan internet, elektronik ticaret için çok daha uygun bir alt yapıdır. Internetle, kapalı yapıdan açık yapıya geçerek küresel ağların getireceği avantajlardan yararlanmak mümkün olacaktır. Bu da, özellikle Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerin (KOBİ) dünya ticaretinde yer almalarına imkan sağlayacaktır.
Ülkemizde elektronik ticaretin üç aşamada gerçekleştirilebileceğini söylemek mümkündür.
- Birinci aşama, bilgisayar ağları üzerinden bilgi ve belgelerin değişimidir. Bu konuda ülkemizde de kapalı sistemlerde başarılı uygulamalar vardır. Ancak, açık sistemler üzerinde ulusal ve uluslararası veri değişimi için, örneğin BM/EDIFACT gibi bir standardın uluslararası düzeyde kabul edilmesi gerekmektedir.
- İkinci aşama, sipariş verme, faturalama, sözleşme yapma, sigortalama, nakliye ve ödeme gibi işlemlerin elektronik ortama aktarılmasıdır.
- Üçüncü aşama ise, sayısal imzaya yazılı imza statüsü kazandırılması, elektronik kayıtların belge olarak kabul edilmesi, iç ve dış ticaret mevzuatı, gümrük mevzuatı ve elektronik ortamda vergilendirme gibi devletin yetkili olduğu konularda, uluslararası uygulamalar da dikkate alınarak yasal düzenlemelerin yapılmasıdır.
- Dördüncü aşama, internet üzerinden güvenli bir şekilde bilgi ve belge değişiminin sağlanmasıdır. Böylece iç ve dış ticaret mümkün olduğu kadar çok kesime yayılmış olacaktır.
vii) E-TİCARETİN YARARLARI
Uluslararası ticari işlemlerde, sözleşmenin yapılmasından nihai ödemeye kadar, alıcılar, satıcılar, bankalar, nakliyeciler, sigortacılar, gümrük idareleri ve bu sürece dahil diğer taraflar, ticarete konu olan mal veya hizmetlere ilişkin pek çok bilgi üretmekte, iletmekte, almakta, işlemekte, düzenlemekte ve dosyalamaktadır. Geleneksel ticarette, bir ülkeden diğer bir ülkeye, bir sevkiyat sürecinde ortalama 50 belge düzenlenmekte ve bu belgelerin 360 civarında kopyası çıkartılmaktadır. Genellikle işlemi başlatan kişi tarafından doldurulan bilgiler, bu sürece dahil tüm taraflarca talep edilmekte ve bu bilgilerin elle tekrar doldurulması sırasında pek çok hata yapılabilmekte ve bilgilerin ilgili makamlara aktarılması uzun zaman almaktadır. Örneğin, batılı bir firmanın Çinli bir firma ile normal koşullarda ticaret sözleşmesi imzalaması yaklaşık olarak üç ayda sonuçlanmakta, malın ihracat süresi üretim süresinden daha uzun olabilmektedir. Geleneksel yöntemlerle yapılan ticarette ticari işlem maliyetlerinin tüm dünya ticaret hacminin %7-10'unu kapsadığı BM Uluslararası Ticaret Etkinliği Sempozyumu’nda açıklanmıştır.
Bu noktada geleneksel ticaret karşısında elektronik ticaretin avantajları aşağıdaki şekilde belirlenebilir:
- Ticari işlemlerin yürütülmesi için gerekli bilgiler, işlemi başlatan kişi tarafından, ticaret sürecine dahil tüm tarafların (üretici, satıcı, alıcı, gümrük idareleri, sigortacı, nakliyeci, bankalar, diğer kamu kurumları vb.) birbirine bağlı bilgisayarlarından birisine önceden belirlenmiş standart formatta bir kez girildiğinde kısa bir süre içinde tüm tarafların bilgisayarlarına ulaşmaktadır. Gereken belgeler elektronik ortamda hazırlanmakta ve bu bilgi ve belgeler ilgililerin kullanımına sunulmaktadır. Böylece, işlemler minimum hata ile kısa bir süre içinde ve kırtasiye masrafı ödenmeksizin tamamlanmaktadır.
- Malların üretiminden satışına kadar olan zincirde değişiklikler olmakta, alıcı ve satıcının bir araya gelmesi gerekmediğinden, özellikle hizmet ticaretinde işlem maliyetleri düşmekte, aracıların yerini web sayfaları veya elektronik bülten panoları almaktadır.
- Firmaların pek çok faaliyetinin daha düşük maliyetle yapılması ve üreticiler arasında rekabetin artmasının yanı sıra bilgilerin hızlı ve etkin biçimde iletilmesi sağlanmaktadır.
- Daha hızlı bir şekilde ürün geliştirilmesi, test edilmesi ve müşteri ihtiyaçlarının tespit edilmesi mümkün kılındığından, talebe karşı arz tarafı daha hızlı uyum göstermektedir.
- Perakende satışlarda önemli değişiklikler olması beklenmektedir. Alıcılar kendi evlerinden sipariş verme ve istedikleri ürünleri kendi evlerinde teslim alma imkanına kavuşmaktadır. Firmalar bu ortamda müşterilerine çok daha fazla sayıda ürün seçeneği sunabilmektedir.
- Tüketiciler için işlem maliyetleri ve nakliye masrafları düşürülmektedir.
- Ürünlerin sipariş edilmesi ile teslim alınması arasında geçen süreden kaynaklanan maliyetler ile stok maliyetleri düşmektedir.
- İnternetin yaygınlaşması ve bu ortamda sunulabilen bilgilerin artmasıyla bilgi ve iletişim piyasalarında değişiklikler beklenmektedir. Tüketicilerin daha yüksek kalitede bilgi talep etmesi, bilgi toplama ve işleme alanında uzmanlaşmayı gerektirmektedir. Bu da bilgi işlem sektöründe yeni iş imkanları yaratacaktır. Yeni fikirlere sahip bir girişimcinin bu ortamda tanınması ve yer edinmesi daha kolay olacaktır.
3. Türkiye’de İnternet Nereye Gidiyor?
İnternet’in büyük bir alışveriş ve bilgi pazarı olduğu şüphesiz bir gerçek. “Peki bunda Türkiye’nin ne kadar payı var?” diye bir soru sorarsak alacağımız cevap pek de iç açıcı olmayabilir. Bunun nedeninin köküne inersek kişilerin İnternet’le ve İnternet kullanımının asıl amacıyla tanışmadıklarını ve bilinçli İnternet kullanımının yaygınlaşmadığını görürüz. Gerçi son dönemlerde özel kuruluşların yaptığı yatırımlar hiç de hafife alınacak gibi değil. Mesela Superonline, Turkport, KOÇ.net vb kuruluşların Türkçe içerikli sitelere yaptığı katkılar oldukça ilgi gördü.
“Peki devlet bu teknolojiye uyum sağlayabildi mi?” diye düşünürsek cevabının sözde evet özde hayır olduğunu anlarız. Mesela “Her okula bilgisayar ve İnternet” kampanyası başlatan T.C Milli Eğitim Bakanlığı, kendi binasında bu teknolojiyi kullanamaması acı bir gerçek. Binasında sadece birkaç üst düzey yetkilinin odasında İnternet mevcut ve bakanlığın sitesi de az ilerde olan “Başbakanlık” binasından yayınlanıyor. Ayrıca devlete ait 400 kadar sitenin olması olumlu bir gelişme gibi gözüküyor fakat devlet her zaman yaptığı gibi temelini atıp işi bırakmış.
Bilinçli kullanımın bu yönde verilen eğitimle yaygınlaşmasıyla Türkiye’de İnternet istenilen düzeye gelebilir. Fakat Türkiye’de okur-yazar oranına ve ortalama gelir düzeyinin az miktarda olduğunu göz önünde bulundurursak İnternet’in çok büyük sancılarla gelişeceğini anlamamız mümkün olacaktır. Madem İnternet kullanımını istenilen düzeye getiremiyoruz bari elimizde olan aktif kullanıcıları bilinçlendirerek İnternet’in ”geyik!!”ten oluşmadığını,İnternet’in bilgiye ulaşma ve hayatı kolaylaştırmak için kullanıldığını,İnternet’in yeni bir yaşam tarzı olduğunu anlatmak gerekiyor.
Gelecekte Türkiye’de İnternet’in durumu son dönemlerde yapılan yatırımlara bakarsak çok daha iyi olacağa benziyor. Bir araştırmaya göre 2005 yılında her kullanıcı İnternet’ten yılda ortalama 750 Dolar harcama yapacakmış. Gerçi bu rakam yetersiz fakat bugüne oranla çok daha iyi olduğu kesin. Telekom’un hazırladığı “İnternet’e uydudan erişim” projeyle ve yine Telekom’un bölgesel uygulamasıyla İnternet’te hızımız artacak...
Hız artışıyla elbette her şey daha kolaylaşacak ve aktifleşecek internet kullanımının henüz yaygın olmadığı ülkemizde, yaklaşık 1 milyon internet kullanıcısının olduğu tahmin ediliyor. Bu kullanıcılarının büyük çoğunluğu, sanal ortamda alışveriş yapmaya henüz ısınabilmiş değil. Türkiye, e-ticaret konusunda henüz yasal prosedürlerini yerine getiremese de, konu uluslararası platformlarda da tartışılmaya devam ediliyor. Sektörde yaşanan olumlu gelişmeler, Türkiye'de yıllardır yaşanan fiziki altyapının geleceğe dönük olarak iyileştirilmesi için yatırımlara bir an önce başlanmasının şart olduğunu gösteriyor.
i) Online alışverişin avantajları :
. Internet ortamında yapılan alışverişler, alıcı ile satıcının bir araya gelmesini gerektirmiyor. Böylece işlem maliyetleri düşüyor, aracıların yerini Web sayfaları alıyor.
. Maliyetlerin düşmesi, şirketlerin rekabet şansını artırıyor.
. Tüketici, alışverişini bulunduğu ortamdan gerçekleştirebiliyor, zamandan tasarruf sağlanıyor.
. Firma tek bir fiziksel mağazada satılamayacak pek çok ürününü müşterilerine bir arada sunma imkanı kazanıyor.
. Firmanın stok maliyetleri büyük oranda azalıyor veya ortadan kalkıyor.
OECD verilerine göre elektronik ticaretin dünyadaki işlem hacmi 2001'de 330 milyar dolara, 2005'de ise 1 trilyon dolara ulaşacak. Türkiye'de ise internet üzerinden yapılan ticaretin hacmi 1999'da 60 milyon dolar gerçekleştiği belirtiliyor. Bir başka kuruluş IDC'nin araştırmalarına göre Türkiye’de internet üzerinden yapılan alışverişlerin miktarının 60 milyon doları bulduğunu ortaya koyuyor. Bunun yüzde 40 'nın üreticiden tüketiciye (B2C) Business to Customers yapılan satışlarla gerçekleştiği vurgulanıyor.
Sektör temsilcileri 2000'li yıllarda şirketlerin ticaret stratejisinin belirlenmesinde internet üzerinden alışverişin büyük rol oynayacağını ve bu değişme kapalı kalan firmaları tehdit eden bir unsur haline geleceğini öne sürüyorlar.
Şirketlerin önümüzdeki birkaç sene süresince e-ticarete yapacağı yatırım, ileride yapılacak daha büyük yatırımlar için altyapı hazırlanmasını ve gerekli know-how'ın kazanılmasını sağlayacak.
Tüketicilerin internet üzerinden alışverişe sıcak bakmamasının temelinde, ödeme sistemleri konusunda duydukları güvensizlik yatıyor. Kredi kartı ödemelerinde güvenliği en üst düzeye çıkarmak amacıyla uluslararası kuruluşlar birçok araştırma yapıyor. Şu aşamada Türkiye'de e-ticaret üzerinden yapılan alışverişleri güvenlik altına alan iki farklı sistem uygulanıyor.
SSL (Secure Socket Layer) şu anda Türkiye'de yaygın olarak kullanılmakta olan sistem. Bu sistem, kullanılan özel şifreleme metoduyla, sanal mağaza müşterisi ile sanal mağaza arasındaki bilgi akışını şifrelendiriyor. Böylece tüketicinin alışveriş sırasında firmaya göndermekle yükümlü olduğu kişisel ve kredi kartı bilgilerine yetkisiz kişi veya kuruluşlar tarafından herhangi bir müdahale yapılamıyor.
Internet üzerinden diğer güvenlik teknolojisi SET (Secure Electronic Transaction) ise SSL'den daha farklı bir yöntem izleniyor. Bu sisteme dahil olan bir siteden alışveriş yapıldığında hem mağazaya ait sertifika hem de kredi kartı bilgileri bankaya gönderiliyor. Banka her iki taraftan gelen bilgileri de karşılıklı olarak kontrol ediyor. Mağazanın sertifikası banka tarafından onaylanmadığı takdirde alışveriş gerçekleşmiyor.
Garanti Bankası Internette yapılan alışverişlerin ödeme sistemlerinde en yaygın hizmeti veren banka. Firmanın mayıs ayında online alışverişler için 500 bin dolarlık işlem gerçekleştirdiği ifade ediliyor. Ayrıca Yapı Kredi Bankası, İş Bankası, Pamukbank bu hizmeti veren diğer bankalar.
4. BÜYÜME MODELLERİ ÇERÇEVESİNDE YENİ EKONOMİNİN MAKRO EKONOMİ ÜZERİNDEKİ MUHTEMEL ETKİLERİ
Dünya genelinde tüm ekonomik sistemlerin, kavramların, çözümlerin, etkileşimlerin tartışıldığı günümüzde üzerinde büyük ölçüde fikir birliğine varılan tek konu arkiyel bir çağ yaşadığımız gerçeğidir. Gerek iktisatçılar gerek fütüristler geleneksel dünyayı kökünden değiştirecek bir dönüşümün tanıkları olduğumuzu kabul etmektedirler. Zaten batı tarihine baktığımızda her birkaç yüzyılda benzer bir dönüşüm yaşandığı görülmektedir. Bu dönemlerde kısa bir zaman zarfında toplum kendini yeniden düzenler, dünya görüşü, temel değer yargıları, sosyal ve siyasal yapı, sanat, kültür, kurum ve kuruluşlar bu dönüşümün etkisiyle yapısal ve işlevsel açıdan yeniden tanımlanıp, kabul görürler. İşte günümüzde küreselleşme, kapitalizm ötesi toplum, bilgi toplumu, üçüncü dalga vb. gibi adlandırmalarla tanımlanan benzer bir dönemden geçmekteyiz.
Tarihte bu tip dönüşümlerin örnekleri fazlasıyla mevcuttur. 13. yüzyılda kırsal kesimden kent hayatına ve yerleşik düzene geçişle kendini gösteren ticaret devrimi, 15. yüzyılda Gutenberg’in buluşuyla ve 16. yüzyılın başlarında Luther’in öncülüğünde Rönesans tohumlarının çiçeklendiği dönem, iki yüz elli yıl kadar sonra Watt’ın buhar makinasını kusursuzlaştırdığı ve Adam Smith’in ekonominin temellerini attığı dönem, ki bu dönem bütün –izm’lerin doğuşuna tanıklık etmiştir, ve nihayetinde II. Dünya Savaşı’nın ardından teknolojik devrimle, bilgi devrimiyle hala sürecini tamamlamamış olan günümüzdeki dönüşüm örnek olarak sıralanabilir.
Günümüzdeki dönüşümü diğer arkiyel dönemlerden ayıran en önemli fark; etkileşim sınırlarının ve hızının geçmiş dönemlere nazaran, belki de enformasyon teknolojisi sayesinde daha hızlı olmasıdır. Bu nedenledir ki içinde yaşadığımız dönüşümün etkisi daha derin ve daha çarpıcı olacaktır. Dönüşümün kuşkusuz en büyük bileşeni hatta çoğaltan etkisine sahip hızlandırıcı faktörü teknolojidir.
i) BÜYÜME MODELLERİ
1930’larda Keynes’in etkisiyle 1950’lerin başlarına kadar yoğun olarak tartışılan, aslında Ricardo ile temel bulan, Marx’la alternatif yaklaşımlar getirilen büyüme modelleri, 1980’lere kadar yaklaşık otuz yıl boyunca ekonomi literatüründe geri plana itilmiştir. Bu tarihten sonra ise, farklı yaklaşımlar (endojen büyüme modelleri) geliştirilmeye başlamıştır. Tam anlamıyla bir genel modele ulaşılmamışsa da yeni ekonomik faktörlerin büyümeye katılması bu döneme rastlamaktadır.
Klasik büyüme teorileri çok sayıda klasik düşünürün fikirlerini yansıtmaktadır. Bununla birlikte teoriye özellikle başlangıç niteliğinde en önemli katkıyı Ricardo yapmış olduğundan, klasik büyüme teorisi her zaman Ricardo modeli başlığı altında incelenir. Kötümser görünüşlü Ricardo Modeli’nin arkasında İngiltere’nin 19. yüzyılın başlarındaki koşulları ve sorunları yer almaktadır.
Temel varsayımlarının ayrıntılarını bir kenara bırakacak olursak, aynı zamanda bir makro ekonomik gelir dağılımı modeli olan Ricardo Büyüme Modeli, iki ilkeye dayanmaktadır. Birinci ilke, toprak sahiplerinin toplam hasıladan aldıkları payın (rant payının) açıklanmasına yardım eder. İkinci ilke toplam hasıladan geri kalan kısmın ücret ve kar olarak nasıl dağıtılacağını belirtir. Büyümeyi durdurup ekonomiyi durgunluğa sokacak mekanizma toplumdaki üç sınıfın (emekçi, girişimci, toprak sahibi) gelir dağılımından aldıkları payların değişimidir. Ricardo Modelinin temel varsayımları büyüme tecrübelerine uymamaktadır.
Diğer bir model de Harrod-Domar büyüme modelidir. Büyüme en açık şekilde milli gelirdeki artışlarla ölçülebilmektedir. Milli gelir seviyesi Y, milli gelirdeki artış ΔY ile gösterilecek olursa, büyüme hızı (Y), Y=ΔY/Y ifadesi ile belirtilir. Harrod-Domar modelinde sermayenin verimliliği yerine onun tersi olan sermaye/hasıla oranı kullanılmaktadır. Yatırım oranı ile varılan fiili büyüme hızının, istikrarlı ve dengeli bir büyümeyi sağlaması için gerekli büyüme hızına eşit olması gerekir. Yani, büyüme süreci boyunca her dönemde yaratılan mal ve hizmetlerin tümünün arz ve talep fazlalığı yaratmadan absorbe edilmesi gerekecektir. Böyle bir dengenin sağlanması için gerekli ve yeter şart, yatırım tasarruf eşitliğidir.
Solow’un büyüme modeli ise, dışa açık olmayan kapalı bir ekonomide, gelişmeyi gösteren en basit neo-klasik tek sektörlü bir modeldir. Matematiksel olarak problem, tek diferansiyel denklemin çözümünün davranışını incelemektir. Model oldukça idealize edilmiş olup, zor agregasyon ve değerlendirme sorunları yoktur. Ekonomide bir tek üretilen mal olduğu farz edilmiştir.
Toplumların ekonomik gelişmesini tarihsel bir yaklaşımla açıklamaya çalışan görüşler arasında W.Rostow modelinin bir ayrıcalığı vardır. Özellikle kalkış (take-off) aşamasındaki azgelişmiş ülkelerin kalkınma sorununa değinilmesi bu modelin önem kazanmasına neden olmuştur. W.Rostow, K.Marx’ın modern tarih kuramına bir alternatif olarak hazırladığı modelini önce 1956’da yayınladığı bir makalesinde, sonra da 1960’daki kitabında açıklamıştır. Rostow’un modeli, kitabın giriş kısmında da belirtildiği gibi modern tarihin seyri hakkında bir genellemeyi içermektedir. Bu kurama göre, her toplum ekonomik bakımdan aşağıda sıralanan evreleri geçirir.
a. Geleneksel Toplum,
b. Kalkışa (take-off) geçiş aşaması,
c. Kalkış aşaması,
d. Olgunluk aşaması,
e. Kütle tüketim çağı.
Her aşama kendi ekonomik, toplumsal ve siyasal özelliklerini içinde barındırır. Her aşamayı toplumlar iç ve dış dinamikler nedeniyle değişik zamanlarda farklı uzunlukta ve yoğunlukta yaşamışlardır.
Üzerinde önemle durulması gereken ve yeni jenerasyon modellere bir geçiş aşaması niteliği taşıyan diğer bir model de Schumpeter’in “Yenilik Modeli”dir. J.Schumpeter kapitalist sistemin dinamiği gereği ekonomik bunalımla karşılaşacağı yerde, devamlı gelişeceğini savunmuştur. Sistemin yarattığı hasıla artışı istismara değil, işçi sınıfın refahının yükselmesine yol açacaktır. Aslında kapitalist sistemin sonunu getirecek olan ekonomik bunalımlar değil, bu refah artışı olabilir. Yaşama düzeyi yükselmiş işçilerde ve liberal ortam içinde yetişen aydınlarda maddi tatminsizlik yerini manevi tatminsizliğe bırakacaktır. Kendi kaderlerini kendileri tayin etmek isteyen bu sınıflar, kapitalist sisteme ve kapitalist girişimcilere karşı bir tutum alacaklardır. Kapitalist sistem böylece kendini savunan taraftar bulamayıp yerini sosyalist sisteme terk edecektir.
Schumpeter, kapitalist sistemin büyümesinde girişimcilerin rolünü ve teknik ilerlemelerin girişimciler tarafından üretime uygulanmasına, yani kendi deyimi ile yenilikleri (innovations) en önemli etken olarak görmüştür. Yazar, beş tür yenilik olduğunu söylemektedir.
a. Piyasaya yeni bir malın, yeni bir tipin veya kalitenin sürülmesi,
b. Üretime yeni bir tekniğin uygulanması,
c. Yeni piyasaların keşfedilmesi ve yaratılması,
d. Yeni bir hammadde veya yarı mamul kaynağının bulunması,
e. Endüstrinin reorganizasyonu..
Kapitalist sistemin büyümesiyle azalan kar haddini yeniden canlandıracak olan, yukarıda sayılan süreçler sonucu ortaya çıkacak olan yeniliklerdir. Schumpeter bu görüşü ile kapitalist girişimcinin elde ettiği karların da bir çeşit açıklamasını yapmaktadır.
ii) NEW AGE MODELLER
Yukarıda kısaca üzerinde durmaya çalıştığımız modeller incelendiğinde, bazı ortak özellikler göze çarpmaktadır; bu özelliklerden en belirgin olanı temelde büyümenin sermaye ve işgücü gibi esas üretim faktörlerine dayandırılmasıdır. Burada önemli olan her iki faktörün de azalan verimler yasası uyarınca ölçeğe göre azalan oranlarda getiri sağlamasıdır (decreasing return to scale). Bu modeller kuşkusuz yeni ekonomik fenomenleri açıklamakta yetersiz kalmaktadırlar. Gerçi Schumpeter ile birlikte yenilik, insan kaynaklarındaki optimum kullanıma ve eğitime dayalı verim artışı, teknolojinin “spillover” etkisi literatüre kazandırılmışsa da, net bir model ortaya konulamamıştır. Farklı bir deyişle, “teknoloji, eğitilmiş insan gücü, bilgi üretim faktörleridir ve büyümeye pozitif katkıda bulunurlar” hipotezi tecrübelerle doğrulanmış ancak teorik alanda modelleştirilememiştir.
Bilginin bir ekonomik kaynak olarak davranışını bugün için tam anlamıyla kavramış değiliz. İktisatta henüz bir teori geliştirip onu sınayacak kadar tecrübe sahibi olunamamıştır. Şu an için söylenebilen bilgiyi servet üretme sürecinin merkezine yerleştiren bir ekonomik teorinin gerekliliğidir. Bugünün ekonomisini ve ekonomik büyümesini ancak böyle bir teori açıklayabilir. Yeni teori konusundaki çalışmalar iktisatçılar tarafından yapılmaktadır. Yapılan başlangıç niteliğindeki çalışmalarda genel kabul görmüş bazı ortak noktaların varlığı göze çarpmaktadır. Bu noktalar bilginin niteliği ile ilgilidir.
Kuşkusuz dünya ekonomisi bir piyasa ekonomisi olarak kalacaktır, ancak piyasa kurumları korunurken içeriği büyük ölçüde değişmiş bulunmaktadır. Kapitalizmden söz etmek mümkünse de artık bu kapitalizm, enformasyon kapitalizmidir. Son kırk yıl boyunca ekonominin merkezine yerleşmiş olan sanayiler, malların üretimi ve dağıtımıyla ilgili olanlardan ziyade, enformasyon ve bilginin üretimi ve dağılımı ile ilgili olanlardır.
Eski sanayiler arasında, hangilerinin büyüdüğüne bakılacak olursa, bunların kendilerini bilgi ve enformasyon çevresinde örgütleyen sanayiler olduğu görülür. Eski kapitalizmin süper zenginleri on dokuzuncu yüzyılın çelik krallarıydı, İkinci Dünya Savaşı sonrası ekonomik canlanma döneminin süper zenginleri ise bilgisayar yapımcıları, internet şirketleri, yazılım üreticileri, televizyon program yapımcıları, biyokimya şirketleri gibi enformasyon sistemleri kurmaya, işletmeye ya da enformasyonu bilgiye dönüştürmeye, üretime entegre etmeye ve dağıtmaya yönelik girişimcilerdir. Artık malları üretip taşımakla servet kazanılması mümkün değildir, hatta günümüzde parayı kontrol etmekle bile çok büyük karlar elde edilemez.
İktisadın temel varsayımlarından biri kaynakların tahsisinde ve ekonomik ödüllerin dağılımında esas modelin “Tam rekabet” olduğudur. “Eksik rekabet” ise gerçek dünyada çok sık rastlanan bir ekonomik olgudur ve ekonomiye dıştan gelen müdahalelerin sonucudur. Yani eksik rekabeti tekeller, patent koruma önlemleri, mevzuatlar gibi teknik ve yönetsel araçlarla yaratmak mümkündür. Oysa bilgi ekonomisinde eksik rekabet ekonominin kendi yapısında var olan bir olguymuş gibi gözükmektedir. Bilginin ilk uygulamasından ve ondan ilk yararlanılışından (öğrenme grafiği) kazanılan avantajlar kalıcı ve geriye dönülmez olmaktadır. Bu durumun işaret ettiği nokta ise, serbest ticaret ekonomisinin de korumacılığın da kendi başlarına ekonomik politika olarak işlemeyeceğidir.
İktisadın bir başka temel varsayımı da, bir ekonominin ancak ya tüketimle ya da yatırımla belirlenebileceğidir. Keynesciler ile neo-Keynesciler (Milton Friedman gibi) olayı tüketime bağlarken, klasiklerle neo-klasikler (Avusturya Okulu gibi) yatırıma bağlamaktadır. Bilgi ekonomisindeyse görünüşe göre ikisi de asıl etken değildir.
Geleneksel ekonomik teoriyle uyuşmazlık gösteren bir başka nokta da, değişik tür bilgiler arasında bir ortak paydanın yokluğudur. Bilginin üretim faktörü haline dönüştürülmesi üç şekilde olmaktadır; birincisi, sürecin, ürünün ya da hizmetin sürekli olarak iyileştirilmesi (Japon sisteminde “kaizen” olarak adlandırılan yaklaşım), ikincisi, var olan bilginin sürekli olarak işlenmesi yoluyla ondan yeni ve farklı süreçler, ürünler ve hizmetler elde edilmesi, üçüncüsü ise, gerçek yeniliktir. Bilgiyi uygulayıp ekonomide ve toplumda değişiklik yapmanın yolu, üç yöntemin de eş anlı ve eş güdümlü uygulanmasından geçmektedir. Ancak şu ana kadar, bilgiyi kantifiye etmek, yani nicelleştirmek mümkün olmamıştır ki bu da ekonomi teorisi açısından önemli bir engel anlamına gelmektedir. Hepsinden önemlisi de bilginin miktarının yani nicel yönünün, o bilginin verimliliği, yani kalitatif etkisi kadar önemli olmamasıdır. Bu önerme eski bilgi için de yeni bilgi için de geçerlidir.
Bilginin yukarıda anlatılan özellikleri bağlamında, yeni nesil büyüme modelleri (endojen-içsel modeller) bilginin ekonomiye olan katkısını iki temel kavramla açıklamaktadırlar; bu kavramlardan birincisi, bilginin ve teknolojinin yarattığı pozitif dışsallıktır. Yaratılan bilgi, hangi düzeyde olursa olsun farklı sektörlerce alınıp kullanılabilmekte, farklı süreçlerle işlenerek verim sağlanabilmektedir. Her yeni bilgi bir sonraki için hareket noktası oluşturabilmektedir. Bilgiyi, bir duvarın yükselmesi aşamasında yatay ve dikey olarak konulan yapı taşlarına benzetebiliriz. Sürekli yükselen ve genişleyen birikim zinciri. İkinci temel kavram ise, bilginin ölçeğe göre artan oranda getiri sağlamasıdır (increasing return to scale). Bu kavram sayesinde bilginin kullanıldıkça, yayıldıkça veriminin artacağına dair savunulan varsayımın doğruluğu da kanıtlanabilmektedir. Bu kavram bir cümleyle özetlenecek olursa, bilgi diğer üretim faktörlerinin aksine paylaşıldıkça artmaktadır.
5. YENİ EKONOMİ
1980’lerin ortasından itibaren uluslararası alanda yaşanan gelişmelerin günümüzde yorumlanması “Yeni Ekonomi” (new economy) denilen kavramın ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu kavram kimilerinin savunduğu gibi sanal bir olgu olmaktan çok uzaktır. Son on yılda dünya ekonomisi ve ABD ekonomisindeki gelişmelere bakıldığında, yeni ekonominin verimliliği, yeniden yapılanmaya yönelik baskıları, küresel niteliği, yol açtığı krizleri ile birlikte yeni ekonominin sistemi nasıl kökünden değiştirip sarstığı ortaya çıkmaktadır. Eski sektörler önemini, karlılığını, istihdam gücünü, üretim kapasitesini yavaş yavaş yitirirken, yeni sektörler çığ misali büyüyerek ekonomik büyümenin lokomotifi konumuna gelmektedir. Teknolojik gelişmeyle vücut bulan, büyük ölçüde dijitalleşmeye ve internete bağlı olan yeni ekonomi tıpkı dominant bir gen misali eski ekonomiyi yani eski organizmayı kuşatıp yavaş yavaş yok etmektedir.
Yeni ekonominin dört temel özelliğinden söz etmek mümkündür; dijitalleşme (internet ekonomisini, yoğun olarak da elektronik ticareti bu kapsamda değerlendirmek mümkündür), araştırma geliştirme faaliyetlerinin artması, küreselleşme ve insan kaynakları profilinde yaşanan radikal değişim (kurumların insan kaynaklarına dayalı yeniden yapılanması).
Bu bileşenlerden interneti ve elektronik ticareti ele alarak arz-talep açısından temel ekonomik bir analizini yapmak mümkündür. İnternetin ele alınmasındaki temel yaklaşım, değişimin anlaşılmasında ve analizinde, internet şirketleri ve teknoloji şirketlerinin NASDAQ borsasında işlem gören hisselerinin piyasadaki ekonomik ajanların davranışları ve beklentileri hakkında ipucu verebilecek kapasitede olduğudur.
İnternetin her ne kadar uzaklıkları anlamsızlaştırdığı, insanları yaklaştırdığı kabul edilse de son gelişmeler neticesinde iktisatçıları ikiye bölmüş görünmektedir. Bir bölüm iktisatçı internetin küresel büyümeyi artırdığını, enflasyonu düşürdüğünü savunup, teknoloji hisselerindeki genel talep patlamasını doğal sayarken, bir bölüm iktisatçı da enflasyonun parasal bir olgu olduğu konusunda ısrar ederek, teknoloji hisselerindeki aşırı değerlenmeyi 17. yüzyıldaki lale soğanı balonuna benzetmektedir.
Gelişmiş piyasalardaki son durum ikinci grubu doğrular nitelikte olsa da, gerçek iki aşırı uç arasında yer almaktadır. Nihayetinde internet aracılığıyla sağlanacak ekonomik büyüme ve fayda eninde sonunda tüm diğer teknolojik gelişmelerde olduğu gibi tüketicilerin lehine olacaktır.
İnternetin ve elektronik ticaretin ekonomik etkilerine geçmeden önce, olayın boyutlarının anlaşılması açısından birkaç sayısal büyüklük vermekte fayda görülmektedir.
· İnterneti enformasyon teknolojilerinden ayrı düşünmek mümkün değildir. Amerika, Avrupa Birliği ve Japonya’da bu alana yapılan yatırımlar daha önce benzeri görülmemiş oranda, yıllık ortalama %12 artmaktadır.
· -İlk olarak 1995 yılında yapılan elektronik ticaretin cirosu 1998 yılında 301.4 milyar dolara ulaşmış bulunmaktadır. Bu cironun 2002-2003 yıllarında 1 trilyon doları aşması beklenmektedir.
· Asya’da 1999 yılında firmalar arası endüstri içi ya da dışı (B2B-Business to Business) ticaretin elektronik ticaret yoluyla yapılan bölümü yaklaşık 30 milyar dolar düzeyindedir.
· Gelişmiş ekonomilerin önümüzdeki beş yıllık süreç içerisinde elektronik ticaretten sağlayacakları fayda, yıllık ortalama %1.2 GSYİH artışı ve %0.5-0.8 enflasyon düşüşü olarak tahmin edilmektedir.
· Intel’in farklı sektörlerden 100 Türk şirketi üzerinde yaptığı araştırmaya göre, bu şirketlerin 22’si halihazırda elektronik ticaret yapmaktadır, 15’i yakın zamanda gerekli altyapıyı tamamlayarak bu alanda faaliyet göstermeyi planlamaktadır, 63’ü ise elektronik ticaret yapmayı hiç düşünmemektedir.
i) YENİ EKONOMİ ANALİZİ
İnternetin ekonomi üzerindeki etkisini, 1970’lerde dünya genelinde enflasyonu artıran ve neredeyse tüm ekonomileri durgunluğa sürükleyen petrol şokunun tersi olarak düşünebiliriz. Benzer şekilde bu etkiyi 19. yüzyıl sonunda demiryollarının Amerika genelinde yaygın kullanımıyla taşımacılık alanında yaratılan ivmenin ekonomik büyümeye yaptığı olumlu ve kalıcı katkıya da benzetmek mümkündür.
Ekonomiyi arz ve talep açısından dengede kabul edelim, S1 arz eğrisini, D1 talep eğrisini, P1 piyasa denge fiyatını ve Q1 de denge üretim miktarını tanımlıyor olsun. Kuşkusuz demiryolları ya da elektrik gibi yeni bir buluş ekonomideki uzun soluklu büyümenin temel kaynağını oluşturacaktır. Özelde internet, genelde ise enformasyon teknolojileri ya da yeni ekonominin temel bileşenleri de uzun soluklu ve istikrarlı büyümede aynı etkiye sahiptirler. Dolayısıyla S1 eğrisinin sağa doğru kaymasına ve S2 şeklinde yeni bir arz eğrisinin oluşmasına yol açarlar. Şimdi internetin bu oluşuma nasıl yol açabileceğini daha ayrıntılı olarak incelemeye çalışalım.
Üzerinde durulması gereken ilk nokta, internetin fiyatları daha doğrusu maliyetleri düşürecek olmasıdır. En ucuz hammadde ya da aramalı tedarikçisinin bulunmasının kolaylaşması, firmalar arasındaki tedarik zincirinin daha sağlıklı işlemesi, envanter kontrollerinin optimum hale getirilmesi kuşkusuz firma maliyetlerini önemli ölçüde düşürecektir. İnternet ortamında satılan kitap, CD gibi malların fiyatları yapılan araştırmalara göre emsallerinin piyasadaki perakende satış fiyatlarından ortalama %10 daha ucuzdur. Şüphesiz internet aracılığıyla yapılan ticaret geleneksel perakendeci firmaları fiyatları düşürmeleri hususunda baskı altında bırakacaktır. Lehman Brothers tarafından gerçekleştirilen bir araştırmaya göre, banka hesaplarında yapılan basit bir transfer işleminin maliyeti, banka tarafından şube aracılıyla yapıldığında $1.27, ATM (Automatic Teller Machine) kullanıldığında 27 cent, internet üzerinden ise sadece 1 cent’tir.
Diğer bir nokta da internet ve enformasyon teknolojileri kullanımının firmaların yapılarını ve organizasyon şemalarını, istihdam profillerini, müşteri ilişkilerini, pazarlama stratejilerini radikal bir şekilde değiştireceği gerçeğidir. Bu değişimin ipuçlarını elektronik ticaret matrisinde gözlemlemek mümkünüdür. İnternet üzerinden perakende satış yapan ve bireysel tüketiciyi hedefleyen firmaların sanal ticarette önemli yer tuttuğu kabul edilse de, internetin ekonomi üzerindeki olumlu etkisi firmalar arası ticaretle sağlanacaktır. Firmalar arası ticaretin elektronik ortamda 2003 yılı itibariyle Amerika genelinde 4 trilyon dolara ulaşacağı öngörülmektedir.
Goldman Sachs’ın yapmış olduğu araştırmaya göre, firmalar arası sanal ticaretin sağladığı tasarruf tüm ekonominin tasarruf eğilimlerini ve miktarını etkileyecek boyuttadır. Hammaddelerin ve ara malların internet üzerinden temin edilmesi kömür sanayiindeki %2’lik toplam maliyet tasarrufundan elektronik sanayiindeki %40’lık toplam tasarruf düzeyine kadar değişiklik göstermektedir. Sektörler yelpazesine telekomünikasyon şirketlerinden araba üreticilerine, ki bu sektördeki tasarruf oranı toplam maliyetlerin %14’üne ulaşabilmektedir, tekstil üreticilerinden uçak imalatçılarına kadar tüm üretim kollarını dahil etmek mümkündür. Bu noktada yukarıda sözünü ettiğimiz pozitif dışsallıklar oluşmaktadır. Bir sektördeki maliyet düşüşleri kolaylıkla diğer sektörlere de sıçrayacaktır.
İnternetin bir başka faydası da yarattığı finans mekanizmasıyla tüm ekonomik ajanlar için fiyatları daha şeffaf hale getirmesidir. Tüketiciler ve üreticiler fiyatları daha kolay takip ederek karşılaştırma olanağına kavuşacaklardır. Aynı maliyetle dünyanın diğer ucundaki bir tedarikçiden aynı özelliklere sahip mal temin edilebilecektir. Fiyatların şeffaflaşması ticari faaliyetlerde çeşitli aşamalarda rol alan ve çok az hatta sıfır denilebilecek düzeyde katma değer yaratan aracıların, komisyoncuların sistem dışı kalmasını sağlayacaktır. Anılan etkinin en çok Japon üretim sürecinde yer alan “zaibatsu” sisteminin yeniden yapılanmasına yol açacağı tahmin edilmektedir. Böylelikle üretici ve tüketici birbirine bir adım daha yaklaşacaktır.
Maliyetlerin aşağı çekilmesiyle yoğunlaşan rekabet ortamı firmaları yeniden yapılanmaya ve pazar stratejilerini gözden geçirmeye zorlayacaktır. Firmaların daha optimum boyutlarda faaliyet göstermeleri esnek üretime daha kolay adapte olabilmeleri demektir. İnternet sayesinde küçük ve orta ölçekli firmaların küresel pazarlara açılma şansları artmıştır. Zaten interneti diğer teknolojik yeniliklerden ayıran en önemli fark da bu noktada devreye girmektedir. Tüm ekonomik aktörlerin İnternet ve enformasyon teknolojisinin yarattığı dönüşüme uyum sağlamaları diğer teknolojik devrimlere göre daha düşük maliyetli olmaktadır. Ayrıca çoğu yenilik dar çerçevede uygulama alanı bulurken, interneti hizmet sektörü de dahil olmak üzere ekonominin tüm alanlarına uygulamak olasıdır. Dijital dağıtımın gücü şimdiye kadar kimsenin hayal dahi edemediği ürünlerin ve hizmetlerin ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Firmaların geçirdikleri yapısal değişiklikler yeterli olmamakta, bu değişimin organizasyon şemasında, insan kaynaklarında ve piyasa stratejilerinde yapılacak değişikliklerle desteklenmesi gerekmektedir. Hiyerarşiye dayalı organizasyon yapısından ekip çalışmasına, dairesel hiyerarşiye kayan bir organizasyon eğilimi ortaya çıkmıştır. Personelin yeni teknolojiyi öğrenmesi, kendisini geliştirmesi, eğitimin ömür boyu ilkesi çerçevesinde firma ya da kurum içine çekilmesi, karşılıklı etkileşim bir gereklilikten öte zorunluluk haline gelmiştir. Yapılan bir araştırmaya göre, işgücünün yeni teknolojiler karşısındaki uyum sorunu Amerika’da %2 oranında bir verim kaybına yol açmıştır. Eğitimli işgücünün hareket esnekliğinin artması ve yaratılan yeni iş alanları işgücü piyasalarını, dolayısıyla firmaların maliyetlerini kökten değiştirecek boyutlara ulaşmıştır. ABD’de son sekiz yıl içerisinde yaklaşık 20 milyon yeni iş yaratılmıştır. Üstelik pazarlama stratejileri ve müşteri ilişkileri de internet sayesinde değişmiş durumdadır. Firmalar arası olan ticaretle ya da tüketici-üretici ekseninde tanımlanan geleneksel ticari ilişkilerde artık tüketici kesim daha aktif rol almakta, hatta ticaretin yönü kimi zaman tüketiciden başlar konuma gelmektedir. Amerika’da firmalar, müşteriler arasında internet aracılığıyla açık artırmalar düzenleyebilmekte, aslında ikisi de tüketici konumunda olan alıcı ve satıcıyı bir nevi “garage sales” yöntemiyle karşı karşıya getirebilmekte, nihayetinde tüketiciye alacağı malın dünyanın neresinde daha ucuz olduğunu enforme edebilmektedir. Alternatiflerin ve rakiplerin bolluğu firmaları yeni stratejiler bulmaya itmekte, piyasada kalmak isteyenler işletme ve yönetime dair kavramları gözden geçirip, revize etmek zorunda kalmaktadırlar.
İnternetin diğer bir avantajı da ekonomi genelinde yarattığı ivmenin firmalarca paylaşılabilmesidir. 1937 yılında Ronald Coase geliştirdiği teoride, firmaların ortaya çıkışlarını değişim maliyetinin minimize edilmesine yönelik davranış eğilimine bağlamıştır. Ancak çoğu zaman piyasaya yeni bir üretim ya da teknoloji farkıyla giren firma, ilk olmanın avantajını (first mover advantage) kullanmış, zamanla monopol haline gelerek yüksek kar oranlarından faydalanmıştır. İnternet teknolojisine uyum kolaylığı bu tip bir oluşumu engeller niteliktedir. Maliyetlerin düşmesi, firmaların optimum büyüklüklere kavuşmaları, firmaların artan rekabet ve küreselleşme sayesinde ihtiyaçlarını en ucuz yoldan ve istedikleri yerden karşılayabilme olanakları bir bütün olarak düşünüldüğünde, piyasaya giriş engelleri de azalacaktır.
İnternet maliyetleri düşürmüş, rekabeti artırmış, fiyat mekanizmasının daha sağlıklı işlemesini sağlamış, piyasaya giriş engellerini kısmen elimine etmiş, fiyatları şeffaflaştırarak alıcılar ve satıcılar arasındaki enformasyon akışını düzenlemiş, piyasanın daha verimli işlemesine yardımcı olmuş, ekonomik kaynak kullanımını ve ödül dağıtımını daha adaletli hale getirmiş, toplamda ekonomik etkinliği artırmıştır. Farklı bir deyişle, ekonomi kitaplarında piyasaya giriş engelinin bulunmaması, enformasyona erişimin ve paylaşımın sınırsız olması, sıfır maliyetli değişimin varolması gibi özelliklerle idealize edilen mükemmel rekabetçi piyasa artık internet sayesinde ütopik düzlemden belki de kurtulacaktır. Gerçekten yeni ekonominin en büyük faydası eski ekonomiyi daha etkili hale getirmesidir.
Tüm bu olumlu önermeleri makro ekonomik çerçevede bir araya getirecek olursak, düşük maliyetler veri olarak alınabilecek herhangi bir fiyat seviyesinden firmaları daha fazla üretmeye teşvik edecektir. Dolayısıyla arz eğrisi S1’den S2’ye hareket edecek, uzun dönem dengede üretim miktarı artacak, fiyat seviyesi düşecektir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta düşecek olanın fiyatlar olduğudur, yani enflasyon değildir. Belli bir periyot dahilinde enflasyon düşebilir, fakat bu düşüş fiyatların daha alt seviyede yeni denge noktasına ulaşmalarına dek sürecektir. Parasal bir olgu olması nedeniyle, internet enflasyonu sürekli olarak düşüremez. Eğer otoriteler enflasyon hedefini değiştirmezlerse, kısa dönemli düşüşün ardından enflasyon eskisi gibi kalacaktır. İnternetin fiyatları aşağıya çekmesi nedeniyle enflasyon hedeflenen oranın altına düşerse, otoriteler faiz oranlarını indirerek hızlı büyümeye izin verebileceklerdir. Bu durumda, internet aracılığıyla ticarete konu olan malların fiyatları düşebilir ancak diğer ürünlerin ve hizmetlerin fiyatları eskisinden daha hızlı artabilecektir.
Verimlilikteki artış, ekonomiyi enflasyon artmaya başlamadan önce istikrarlı bir büyüme patikasına taşıyabilir mi? Goldman Sachs tarafından yapılan araştırmaya göre, firmalar arasındaki elektronik ticaretle oluşan verimlilik, sanayileşmiş ülkelerde yarısı önümüzdeki on yıl içerisinde gerçekleşmek üzere, toplam üretimde ortalama %5’lik bir artışa yol açacaktır. Bu öngörü yıllık %0.25’lik bir GSYİH artışı anlamına gelmektedir. İnternet kullanımının farklı sanayi kollarında hızla yaygınlaşmasıyla toplam kazanç tahminlerin de ötesine geçecektir. Geçmiş büyüme oranlarıyla karşılaştırıldığında, yıllık ekstra %0.25-0.5’lik bir büyümenin hiç de yabana atılır cinsten olmadığı açıktır. 19. yüzyılın ikinci yarısında demiryollarındaki taşımacılık devrimi sayesinde Amerikan üretiminin toplamda %10 büyüdüğü öngörülmektedir. Amerikan sermaye stokunun yaklaşık %12’sini oluşturan internet ve enformasyon teknolojilerine ait ekipmanların yaratacağı ekonomik etkinliğin üretim artışı üzerindeki etkisinin de benzer olacağını söylemek mümkündür.
İnternetin ekonomisi kısa dönemde enflasyonu düşürebilir, uzun dönemde de büyümeyi arttırır. Bu önermelerin temelinde internetin yalnızca toplam arz üzerinde etkili olacağı yaklaşımı yer almaktadır. Ancak internet kuşkusuz toplam talep üzerinde de etkili olacaktır. Hisse senedi yatırımcılarının yüksek üretim düzeyi ve kar beklentileri hisse senetlerinin fiyatlarını artıracak, bu artış da hisse senedi sahiplerinin servetini artırarak arzdaki artış realize edilmeden tüketicileri daha fazla harcamaya yöneltecektir. Aynı zamanda, yüksek hisse senedi fiyatları ve ucuzlayan sermaye yatırımı harcamalarını da teşvik edecektir. Sonuç olarak, toplam talep eğrisi sağa kayarak D2 konumuna gelecektir.
Yukarıda özetlenen talep yönlü yaklaşımın Amerika’daki fiili durumla neredeyse birebir örtüştüğü söylenebilir. Verimlilik artışı, hisse senedi piyasası ve fiyatları aracılığıyla talepte bir patlama yaratmıştır. Talep patlamasının taşıdığı en büyük risk, talepteki artışın verimlilik orijinli arz artışını kısa vadede geçmesi, teknolojik yeniliklerin reel üretime dönüştürülmesi aşamasındaki zaman boşluğunda (time lag) denge fiyatının yükselebilecek olması, böylelikle kısa dönemde enflasyonist baskının ekonomiyi etkilemesidir.
Bazı iktisatçılara göre, teknolojik şokun ardından önceki enflasyon hedefleri üzerinde ısrar edilmesi uygun bir politika olmamaktadır. 1999 yılında Cleveland Federal Merkez Bankası tarafından yayımlanan bir rapora göre, hızlı verimlilik artışının maliyetleri aşağıya çekmesi durumunda, reel ücretlerdeki artış yoluyla yüksek verimlilikten işçilerin de yararlanabilmesi için fiyatların düşmesine izin verilmelidir. Otoritelerin fiyat düşüşlerini engellemeleri durumunda, fiyatlardan daha katı yapıya sahip olan nominal ücretler verimlilik artışının gerisinde kalacak, karların yükseleceği yönündeki beklentiler de hisse senedi fiyatlarının yapay olarak artmasına yol açacak, aşırı yatırımlar ekonomiyi durgunluğa sürükleyebilecektir. Sonuç olarak, otoritelerin eskisinden daha düşük enflasyon hedeflemesi yapmaları gerekmektedir.
ii) ZENGİNLER KLUBÜ VE TÜRKİYE AÇISINDAN SONUÇ
İnternet, daha sıkı kontrollerin, daha az esnek işgücü ve sermaye piyasasının söz konusu olduğu ekonomilere sınırlı ölçüde fayda sağlayacaktır. Enformasyon teknolojilerine GSYİH’sından daha fazla pay ayıran, internet kullanımının daha yaygın olduğu Amerikanın bu nedenle Avrupa Birliği ve Japonya’ya karşı daha avantajlı konumda olduğu söylenebilir. İnternetin fiyat şeffaflığı ve rekabet yoluyla doğrudan ekonominin etkinliğini artırdığı göz önüne alınırsa, daha kontrollü piyasa ekonomisi uygulayan Avrupa Birliği ve Japonya’nın internetten daha çok fayda sağlayabilme potansiyeli taşıdıkları söylenebilir. İnternet yalnızca firmaları küresel rekabetle karşı karşıya bırakmayıp aynı zamanda hükümetleri de kamu politikalarına konusunda yeniden yapılanmaya ve etkinliğini artırmaya zorlamaktadır, yani devletler hatta bölgeler arasında da bir rekabet söz konusudur.
İnternet bilginin yayılmasını ve dağıtımını kolaylaştırmıştır, yeni buluşlara erişmek gelişmekte olan ülkeler için daha hızlı ve rahat hale gelmiştir. Gelişmekte olan ülkeler için internet sıçrama tahtası görevi yapmakta, bu ülkelere gelişmiş ülkeleri yakalamak için tarihi bir fırsat sunmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerin elektrik, demiryolları, telefon gibi teknoloji nimetlerinden yararlanmaları için onlarca yılın geçmesi gerekmiştir. Ancak 21. yüzyılın başında internet kullanımı Asya’da, Latin Amerika’da ve Doğu Avrupa’da büyük bir hızla yayılmaktadır.
Türkiye de jeo-ekonomik konumu ve insan kaynakları birikimi göz önüne alındığında benzer bir potansiyeli fazlasıyla taşımaktadır. Büyüme modelleri tarihçesinde ana hatlarıyla üzerinde durduğumuz Rostow’un büyüme modelinde kalkışa geçiş aşaması uygarlıklar için önemli bir evreyi temsil eder. Bu evrenin özellikleri; tarımın öneminin nispi olarak azalmaya başlaması, sanayi ve ticari kesimlerin gelişmesi, tarımda ve sanayide verimliliğin artması, doğum oranının düşmeye başlaması, altyapı yatırımlarının hız kazanması, sosyal, ekonomik ve siyasal yapının genişlemesi, toplumda modern bilimi uygulayacak yeni bir sınıfın ortaya çıkması, modern tekniği uygulamak için sermayesini riske edebilecek girişimcilerin ortaya çıkması, topluma görüşleriyle egemen bir aydın sınıfın doğuşu ve ulusal bilinçlenme olarak sıralanabilir. Schumpeter’in yenilik teorisinde yer alan ekonomik büyümenin temel faktörleri de teknolojik devrim sayesinde hayata geçirilmiştir. Türkiye için kalkışa geçiş aşamasının kıstasları yerine getirilmiştir, artık teknolojik devrimden yararlanılarak, gerekli ekonomik atılım yapılıp, dünya arenasında özlenen ve hak edilen konuma ulaşılmanın zamanı gelmiştir.
6. KAMU KESİMİNDE YAPILMIŞ OLAN ÇALIŞMALAR
Ülkemizin uyum sağlamak zorunda olduğu dünyadaki gelişmelere paralel olarak ulusal bir strateji belirlenmesi amacıyla, başkanlığını Sayın Başbakan’ın yaptığı, Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu’nun 25 Ağustos 1997 tarihli toplantısında, Türkiye’de elektronik ticaretin yaygınlaştırılmasına ilişkin bir Karar verilmiştir. Bu Karar uyarınca, Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın başkanlığında ilgili kuruluşların katılımıyla oluşturulan Elektronik Ticaret Koordinasyon Kurulu (ETKK) nun ilk toplantısı 16 Şubat 1998 tarihinde yapılmıştır. Böylece, elektronik ticaretin geliştirilmesine ilişkin geniş katılımlı ve düzenli çalışmalar başlatılmıştır.
Anılan toplantıda, çalışmaların verimli bir şekilde sürdürülebilmesi için Teknik, Hukuk ve Finans adı altında, toplantıya katılan kuruluş temsilcileri arasından üç ayrı çalışma grubu oluşturulmuştur. Çalışma gruplarının her ayın birinci ve üçüncü haftasında olmak üzere ayda en az iki defa toplanmaları ve üç ay içinde bir rapor hazırlamaları kararlaştırılmıştır.
Ayrıca, her çalışma grubundan seçilen üçer üyeden oluşacak ve ETKK’nın onayına sunmak üzere, çalışma gruplarının hazırlayacağı raporları değerlendirerek tek rapor haline getirecek bir Değerlendirme Komisyonu kurulmasına karar verilmiştir.
ETKK’nın 16 Şubat 1998 tarihli toplantısında alınan Karar gereğince Hukuk, Teknik ve Finans çalışma grupları üç aylık raporlarını hazırlayarak Mayıs 1998 ayı içinde ETKK Değerlendirme Komisyonu’na iletmişlerdir. Değerlendirme Komisyonu bu üç raporun bir özeti olan ETKK Rapor Özeti’ni oluşturarak ETKK’nın onayına sunmuştur. Çalışma gruplarının raporlarıyla birlikte 26 Mayıs 1998 tarihli ETKK toplantısında son şeklini alan Rapor Özeti BTYK Sekreteryası’na iletilmiştir.
Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu’nun 2 Haziran 1998 tarihli toplantısında ETKK’nın raporları görüşülmüş ve toplantıda yapılan çalışmaların memnuniyetle karşılandığı belirtilerek, Türkiye’de elektronik ticaretin yaygınlaştırılması ile ilgili düzenlemeler tamamlanıncaya kadar ETKK’nın görevini sürdürmesine ve kendi önerileri doğrultusunda bir eylem planı hazırlayarak uygulamayı izlemesine, sonuçları değerlendirmesine, uygulamada ortaya çıkacak sorunları çözmeye yönelik yeni öneriler geliştirerek bunları ilgili kuruluşların ve BTYK’nın görüşüne sunmaya devam etmesine karar verilmiştir. Ayrıca aynı Karar’da Kurul çalışmalarının Ulusal Enformasyon Altyapısı Anaplanı ile uyumlu olarak yürütülebilmesi için oluşturulacak Ulusal Bilgi Teknolojileri Konseyi’nce ETKK çalışmalarının izlenerek gerekli koordinasyonun sağlanacağı ifadesine yer verilmiştir.
Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu’nun söz konusu Karar’ı uyarınca, hukuk, teknik ve finans çalışma grupları Eylem Planı hazırlık çalışmalarına başlamışlardır. İçinde bir pilot projenin de yer aldığı Eylem Planı Bilim ve Teknoloji Yüksek Kuruluna sunulacaktır.
Pilot projeyle, dünya standartları esas alınarak ülkemizde sayısal imza için bir algoritma geliştirilmesi ve bu algoritma yardımıyla kişilerin kendi açık ve kapalı anahtarlarını oluşturarak elektronik ticaret yapmaları sağlanacaktır. Böyle bir uygulama için önce alt ve üst yapının oluşturulması gerekmektedir.
Alt yapının oluşturulmasında,
- Standart ve protokollerin belirlenmesi,
- Seçilecek ticari alanlara ilişkin yazılımların hazırlanması,
- Güvenlik mühendisliği yazılımlarının geliştirilmesi,
- En az üçer onay kurumu ve elektronik noterin belirlenmesi
gibi konular yer almaktadır.
Üst yapının oluşturulmasında ise,
- En az 20 alıcı ve satıcı firma, 2 banka ve 3 İnternet servis sağlayıcı olmak üzere ticari alandaki tarafların belirlenmesi,
- Eğitim ve tanıtım
gibi konular yer almaktadır.
Bu pilot proje ile, İnternet üzerinde bilginin gizliliği, bütünlüğü ve kimin tarafından gönderildiğinin doğrulanması sağlanarak bir güven ortamı oluşturulması ve bu gerçek ortamda elektronik ticaretin teknik, finansal ve yasal boyutlarının belirlenerek sınanması hedeflenmektedir.
Büyük bir hızla yaygınlaşmakta olan elektronik ticaretin vizyonu, bilgi ve iletişim teknolojileri aracılığıyla, küreselleşme, rekabet üstünlüğü, uluslararası ticaretten daha çok pay ve sürdürülebilir sosyal ve ekonomik kalkınmaya katkı olarak özetlenebilir. Bu durumda, Türkiye’nin elektronik ticaretin dışında kalması düşünülemez. Daha önce de değinildiği gibi, bugün için ülkemizin, elektronik ticaret konusunda, gelişmiş ülkelerin gerisinde kaldığı da söylenemez. Ancak, uzun süre devam etmeyecek olan bu avantajın çok iyi değerlendirilerek gerekli önlemlerin bir an önce alınması zorunlu bulunmaktadır.
Elektronik ticaret konusunda kamu kesiminde yoğun çalışmaların başlamış olması sevindiricidir. Ancak, uluslararası ticarette, ülkemizin sahip olması gereken yere taşınmasında Türk işadamlarının yeniliklere açık olmaları, gelişmeleri zamanında ve doğru olarak algılamaları ve çağın gereklerine uyum sağlamaya özen göstermeleri büyük önem taşımaktadır.
7. YENİ EKONOMİ ÜZERİNE SON VERİLER VE DEĞERLENDİRMELER
Geçiş, kelime anlamı olarak belli bir sonu olan, sınırlı bir süreçtir.
Küresel ekonomi, krizden canlanmaya geçiş sürecini yaşarken, ekonomik büyüme, eski gelişimine göre çok daha kolay bir tarzda devam etmektedir. Aynı zamanda, eski tip ekonomiden yenisine geçilirken işletmeler arası elektronik ticaret devrimi yaşanmaktadır. Hepsinden daha önemli bir değişim de verimlilik artışında yaşanmaktadır. Her üç alandaki geçiş süreci bir arada dünya sermaye piyasaları açısından büyük bir avantaj yaratmaktadır.
2000 yılı için öngörülen % 4,5’lik büyüme 1980’lerden bu yana en canlı büyüme dönemine işaret etmektedir
Başlangıçta “küresel iyileşme” dediğimiz büyük değişim sona ermiştir. Bir kıvılcımla başlayan canlanma, son 17 ayda dünya ekonomisinin krizlerden tam büyümeye dönüşümüyle ortaya çıkmıştır. Uluslararası finans kuruluşu olan Morgan Stanley’in (MSDW) 2000 yılı için öngördüğü % 4,5’lik büyüme (2001 için büyüme revize edilmiş ve % 4,2 olarak açıklanmıştır) 1980’lerden beri en canlı büyüme dönemine işaret etmektedir. Keza enflasyon tahminleri büyümenin gerçekten de çok zahmetsiz gerçekleştiğini göstermektedir. MSDW tahminlerine göre 1999 yılında % 2,4 olan dünya TÜFE artışı, 2001 yılında % 3,1’e yükselecektir. Sanayi ülkelerinin TÜFE artış oranı daha da iyimser bir tablo çizmekte ve 1998’de % 1,3’den 2001’de % 2’ye yükseleceği öngörülmektedir.
1998’deki küresel krizde dünya GSMH’si sadece %2,4 yükselirken, uzun dönem büyüme çizgisi olan % 3,7’den 1,3’lük düşüş göstermiştir.
Bu veriler ışığında yeni bir dönemin başladığını söyleyebilmek için henüz erkendir. 1998 yılındaki küresel krizde dünya GSMH’si sadece % 2,4 yükselirken, uzun dönem büyüme çizgisi olan % 3,7’den 1,3’lük düşüş göstermiştir. Ancak 2001 yılı sonunda küresel üretim açığı kapanacak ve tipik devirsel bir dönem yaratıp enflasyonun yükselmesine neden olacaktır. Şu anda kolaylıkla söylenebilecek olan, önemli bir makro geçiş döneminin ortasında olduğumuzdur.
Elektronik ticarete dayanan yeni ekonomiye geçiş yatırımcıların tahmininden daha yavaş olmaktadır.
Eski ekonomiden yeni ekonomiye geçiş çok değişik bir durumdur. Elektronik ticaretin yaklaşmakta olan patlaması önemli bir durumun oluşacağını göstermektedir. Ancak, şu anda elektronik ve bilgi teknolojisi gibi konularda faaliyet gösteren firmaların kote olduğu Nasdaq borsasında olduğu gibi mali piyasalar bu tip olaylar karşısında dönemsel düzenlemelere karşı hassasiyetlerini sürdürmektedirler. Elektronik ticarete dayanan yeni ekonomiye geçiş yatırımcıların tahmininden daha yavaş olmaktadır.
1999 yılı sonunda ABD elektronik ticaret aktivitesinin toplam hacmi 80 milyar dolar civarındadır.
Bilgisayar teknolojisinde önder firmalardan biri olan Oracle’ın tahminlerine göre, 1999 yılı sonunda ABD elektronik ticaret aktivitesinin toplam hacmi 80 milyar dolar civarındadır. Bu rakam 2002 yılı için tahmin edilen hacmin % 20 altında ve GSYİH’nın %1’inden daha az bir miktara tekabül etmektedir.
Dünya sermaye piyasaları açısından önemli rol oynayan üçüncü faktör verimliliktir. ABD’de verimlilikte kalıcı bir artış olduğunu söylemek mümkündür. ABD’de ziraat dışı ticaret sektörü üretimi 1998 ve 1999 yıllarında % 3,1 artış göstermiştir ve son iki çeyrekteki artış yıllık bazda % 6 civarındadır. Bu sonuçlar 1970’li yıllarda gerçekleşen % 1,25’lik üretim trendinin çok üzerindedir.
Dünya ekonomisinin engelsiz ve hızlı olarak büyümeye devam etmesi için verimlilik artışının hızlanarak devam etmesi gerekmektedir. Aksi takdirde ücretlerin yükselmesi sonuçta birim iş maliyetini yükseltecektir. Bu maliyetlerin yükselmesiyle kar payları ve fiyatlar bu durumdan etkilenecektir. Ancak, son iki çeyrekte ABD verimlilik artışının % 6 civarında olması sonuçta düşüş yaşanacağını göstermektedir. Verimlilik artışının daha da hızlanması çok zordur.
Verimlilik e-ticaret devriminin nihai belirleyicisi olacaktır.
Ticaretin geleneksel usullerden sonra elektronik ortamda gerçekleşmesiyle verimlilik patlaması –dağıtım zincirindeki büyük bir maliyet ortadan kalkacaktır- gerçekleşecektir. Bu gelişme geçiş döneminde şirket karlarının patlamasına neden olsa da etkisi uzun sürmeyecektir.
Maliyetleri kısarak verimliliği artırmanın bir sınırı olduğu gibi e-ticaretin makro ekonomiye etkisinin de sınırı olacaktır.
Maliyetleri kısarak verimliliği artırmanın bir sınırı olduğu gibi e-ticaretin makro ekonomiye etkisinin de sınırı olacaktır. İyi haber henüz bu sınıra yaklaşılmadığıdır. Kötü haber ise yine de sınırın bulunmasıdır. Tüm geçiş süreçleri gibi bu da bir zaman sonra sona erecektir. Sorun sonun ne zaman olacağıdır.
8. EĞİTİM, HABERLEŞME VE TİCARİ SERBESTLİĞİN EKONOMİK BÜYÜMEYE KATKISI
Uruguay Round Görüşmeleri sonucunda 1995 yılında kurulan Dünya Ticaret Örgütü, mal ve hizmetlerin dünya genelinde serbestçe dolaşması için uygun bir ortam yaratmıştır.
Ticari serbestlik, ticarete konu olan malların ve hizmetlerin içerisinde yoğunlaşmış bilgiye ulaşabilme imkanı tanımaktadır. İhracat bu bilgileri hem talep, hem arz tarafındaki kesimlerden elde ettiği bilgiler yoluyla, ithalatçılar ise diğer bir ülkede üretilmiş mallarda yoğunlaşmış bilgiye ulaşmak yoluyla elde ederler. Dolayısıyla, ticaret yoluyla geniş bir bilgi tabanına ulaşmak mümkün olmaktadır.
Gutenberg’in matbaayı icadını takiben incilin matbaada basılması ve halkın incile kolay ulaşabilmesi Rönesansın başlamasına neden olmuştur. Bugün gelinen teknolojik aşama ise bilginin gizlenmesinin hemen hemen imkansız olduğudur. En gizli askeri sırlar bile gelişen uydu teknolojileri sayesinde artık bu teknolojiye sahip ülkelerin ellerine geçebilmektedir. Sınırlarını sıkı sıkı kontrol eden bir çok demokratik olmayan ülke internet yoluyla bu sınırların ihlal edilmesini önleyemez hale gelmiştir.
Bu gelişmeler ekonomik büyümeye çok yönlü olarak yansımaktadır. Toplumun eğitimi yanında, çabuk ve kolay ticarete olanak sağlaması, yatırım olanaklarının çok çabuk keşfedilerek kısa sürede hayata geçirilmesi, ekonomik hayatta kişilerin iletişimini güçlendirerek zaman avantajı sağlaması ve en önemlilerinden birisi gelişen bilgisayar teknolojisi nedeniyle ofiste çalışma zorunluluğunun kalkarak hem fiili çalışma zamanının artması hem de verimliliğin artması nedeniyle ekonomik büyümeye pozitif katkısı olmaktadır.
Yeni yüzyılın "Bilgi Çağı" olacağı düşüncesinden hareketle, ulusların ekonomik ve ticari alandaki üstünlükleri; büyük oranda teknoloji yaratma veya teknoloji transferini kolaylaştırma, bunları ekonomik ve toplumsal faydaya dönüştürme konusunda başarılarına bağlı olacaktır.
Ekonomik büyümede telekomünikasyonun rolü büyüktür. Telekomünikasyon alanındaki gelişmeler ekonomik ve ticari birimlerin gerekli bilgiye ulaşması sağlanmaktadır. Hiç şüphesiz telefon ve faks, ticareti daha da hızlandırmış, verimliliği artırmıştır. Dahası internetteki hızlı gelişmeler ticaretin sanal ortamda gerçekleştirebilmesine imkan tanımıştır.
VII. Beş Yıllık Kalkınma Planı ile Türkiye’nin, küreselleşmenin avantajlarından en üst düzeyde yararlanarak çağı yakalaması ve gelişmiş dünya ülkeleri arasında seçkin yerini alması hedeflenmektedir. VII. Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda bu hedeflere ulaşmak için özgür ve demokratik bir ortamın sağlanmasına, bireyin ön plana çıkarılmasına, sürdürülebilir hızlı bir büyümenin gerçekleştirilmesine, toplumun yaşam seviyesinin yükseltilmesi ve gelir dağılımının iyileştirilmesine, üretken istihdamın artırılmasına, sanayileşmenin hızlandırılmasına, teknolojide atılım yapılmasına, dünya refahından daha yüksek pay alabilmek için eğitim düzeyinin yükseltilmesi ve toplumun tüm bireylerine yeteneklerine uygun eğitimin verilmesine, kültürel gelişmenin sağlanmasına, toplumun tümünün sosyal güvenlik ve temel sağlık hizmetlerine kavuşturulmasına ve sağlık hizmetlerinin kalitesinin artırılmasına, çevrenin korunmasına ve geliştirilmesine çalışılmasının gerekliliği ortaya konulmuştur.
Yine planda ülke refahının artırılmasında en önemli etkenin, insan gücünün düşük katma değerli faaliyetlerden ileri teknoloji kullanımını gerektiren yüksek katma değerli faaliyetlere kaydırılmasına ve bu şekilde verimliliğin süratle artırılmasına bağlı bulunduğu belirtilmektedir. Bu çerçevede eğitim-öğretim, bilim ve teknoloji altyapısının geliştirilmesi ve sanayileşmeye yeni bir ivme kazandırılması önem taşımaktadır.
İyi eğitim görmüş genç nüfusun 2000’li yıllarda Türkiye için büyük bir avantaj olduğu herkesçe kabul edilmektedir. Bu nedenle bilgi üretimine katkıda bulunabilen ve bilgiyi yaratıcı biçimde kullanabilen insan gücünün yetiştirilmesi büyük önem taşımaktadır. Böylece ülkede istenen düzeyde verimliliği ve refahı artırmak mümkün olacaktır.
9. DÜNYA'DA E-TİCARET TAHMİNLERİ
i) Başlıca Piyasa Araştırma Şirketlerinin E-Ticaret Tahminleri (Milyar Dolar)
1998
|
2003
|
E-Marketer
|
98.4
|
1244
|
IDC
|
111.4
|
1317
|
ActivMedia
|
95
|
1324
|
Forrester Min(*)
|
70
|
1800
|
Forrester Max(*)
|
170
|
3200
|
Kaynak: Şubat 2000, OECD
*Internet temelli EDI dahil
10. TÜRKİYE'DE E-TİCARET TAHMİNLERİ
Türkiye'de İnternet Üzerinden Yapılan Ticaret Tutarı (Milyon Dolar)
Kaynak: IDC (International Data Corporation)
i) Ticari Web Sitelerinin Coğrafi Dağılımı
Site Sayısı
|
Aylık Büyüme(%)
|
ABD-Kanada
|
113.093
|
4,6
|
Avrupa
|
90.175
|
19,9
|
Asya-Avustralya
|
35.792
|
4,9
|
Orta-Güney Amerika
|
12.011
|
9,5
|
Diğerleri
|
741
|
46,8
|
TOPLAM
|
251.812
|
100
|
Kaynak: The Ernst&Young Center for Bussiness Innovation (1999)
ii) Seçilmiş Ülkeler İtibariyle Enformasyon Teknolojileri Sektörü Gelişimi (1987-1995)
(Milyar $)
|
1987
|
1995*
|
ABD
|
105.255
|
212.745
|
Japonya
|
35.794
|
82.296
|
Almanya
|
13.923
|
36.236
|
İngiltere
|
12.826
|
23.798
|
Fransa
|
12.352
|
23.155
|
İspanya
|
3.181
|
5.457
|
Avusturya
|
1.344
|
3.169
|
Meksika
|
676
|
2.045
|
Finlandiya
|
1.372
|
1.861
|
Portekiz
|
478
|
852
|
Macaristan
|
131
|
696
|
Türkiye
|
106
|
586
|
Yunanistan
|
365
|
538
|
*Tahmin
Kaynak: OECD Information Technology Outlook 1997
iii) Elektronik Ticaret Tanımına Giren Faaliyetleri İçeren Katma Değerin GSYİH İçindeki (Potansiyel) Payı (%)
Kaynak: A Quantitative Assessment of Electronic Commerce, WTO Staff Working Paper ERAD-99-01 (Annex Table 1)
iv)
Elektronik Ticaret Tanımına Giren Faaliyetleri İçeren Toptan ve Perakende Ticaret Katma Değerinin GSYİH İçindeki (Potansiyel) Payı (%)
Kaynak: A Quantitative Assessment of Electronic Commerce, WTO Staff Working Paper ERAD-99-01 (Annex Table 1)
v)
Ülkemizde KOBİ'lerin E-Ticarete Yönelimi Önündeki Engeller
Kaynak: SMEs and Electronic Commerce (Working Party on SMEs, OECD) - DSTI/IND/PME(98)18/REV1
vi)
1000 Kişiye Düşen Bilgisayar Sayısı (1998)
Kaynak:
1) Computer Industry Almanac Inc. DSTI/IND/PME(98)18/REV1
2) TUENA (Durum Saptaması ve Dünyadaki Eğilimler İş Paketleriyle İlgili Yönetici Özeti)
|